Başlangıç
İnsanoğlu bilinmezlikten pek hoşlanmaz; korkar, ürker, emin olamaz sonucunu bilmediği herhangi bir halden… En azından çoğu insan böyledir. Bilinmeyenin içinde kendinin de bulunduğunu kaçırıverir. Kendini bilmeden, kendi gücünü kestiremeden sanki her olay kendi dışında oluyormuş gibi düşünür çoğunlukla.
Şöyle bir örnekle devam edelim; yağmur yağıyor. Yağmura anlam katan, yağmurun varlığını tespit eden, ispat eden insanoğludur. Yoksa yağar durur, ne olduğu bilinmeden… İnsan ıslanır, kurur, ıslak saçlara dokunur, ıslandığını görür, kendini yağmurdan sakınır veya yağmurla dans eder. Yağmura yağmur olduğunu insan anlatır.
Bir de şu açıdan bakalım…İnsanoğlu başına gelen olayların en derinlerde nelere sebep olabileceğini bilemez, bilmek istemez, o hep sonuçla ilgilenir. Oysa en kötü görünen olay çok iyi başlangıçlara sebep olabilir.
Örneğin; bir trafik kazası esnasında tanışıp birbirine âşık olan evlenen iki kişi tanıyorum. Hatta kazaya sebep olanlardan birinin annesi nikah memuru idi.
Yani insan şöyle durup bir baksa yaşadığı her şey de her başlangıçta her sonda kendi ruhunu görür. Ve başlar yeni başlangıçlar.