Etim tenime sanki yeni yerleşti. Buz gibi katılaşmış vücudumla baş etmek hiç kolay değildi. Şafak sökmeden başlayan iç karartıları, gün batımına yakın saatlerde aydınlığa dönüverdi. Umudum tutunmama vesile olan gücüm oldu. Sıkışan duygularım, içeride kaç renk değiştirmişti kim bilir? Rüzgar estikçe gücüm artıyordu. Yanaklarımdaki soğukluğu iyice hissedip ana odaklandım. Duygularım öylece boşalıvermek için çırpınıyordu. Bense güçlü durmanın zorluğuyla kendimi tutuyordum. Arada kızarıp bozaran güneş içimi ısıtmaya çalışsa da ferahlık tam manasıyla yerini bulmuyordu. İnancım o büyük resme güvenerek tamdı. Hastane bahçesini kaç kere turladık bilmem. İçimiz soğuyana dek yürümek istedik. 5 saat… Tam 5 saat yuvarlandı zamanın tekerleği çimlerden göğe. Bize müjdeli haber gelene dek dolandı. Kalbimin kapısına vurarak durdu. Sonuç olumlu. Hastane binasından nasıl mutlulukla çıktıysam o güne kadar almadığım rahat nefesi, temiz havayı aldım sanki. Arabaya binerken sevinçten ağlayacağımı düşlemiştim. Yağmur birden yağmaya başlayınca görevi ona teslim ettim.