Son Dilim 2. Bölüm: Döl Yatağı

Kitabın dediği gibi Tanrı gizemli yollardan çalışır; bazı insanlar da onun gibidir, bazıları ise değil.  Evrendeki enerji en önemli oluşumlardan bir tanesi; aynı zamanda ve aynı sonuca ulaşmak için ortaya çıkarılan uyumlu ve ortak güç olarak, aynı hedef doğrultusunda farklı kişilerin ortak bir çabada buluşması ile doğrudan doğruya, gözlemlenemeyen fakat kendi konumundan hesaplanabilen fiziksel sistemin geniş ve korunmuş halinin temel özelliği; daimî kuvvet artışı ya da zamanda harcanan miktarıdır. Sıra dışı bir ev; ayrıca bir yuva, sığınak hatta barınak ya da sadece, diyebileceğimiz, bir anahtar, felsefi bir göz. Yukarıda nasılsa, aşağıda da öyle olan…

Yaşamsal alanda birbirimizden etkileniyoruz, toplumu da etkiliyoruz; evrende böyle karşılıklı bir etkileşim var. Felsefe, gökyüzünde bir şeylerden bahsederken yeryüzüne paralel bir şeyden söz eder. Dönem olarak böyle bir algının içerisindeyiz, nasıl bir zamanda dünyaya gelinmiş… İnsanoğlu veri kazanmak zorunda; ekonomik, politik ve sağlık açısından çok yoğun bir dersten geçiyoruz. Gerçeklerle yüzleşildiği zaman, insanların ne yaptığına göre şekillenen olasılıklar vardır ve külli iradenin değişmeyeceğini herkes bilir.

Bin yıllar, belki de bin asırlar geride kaldı. Zaman; olup bitenin arasına oturmuş ve adeta silinmişti. Her şey, varla yok arasında yeniden şekilleniyordu; kimilerinin yaptıklarıyla, kimilerinin yapmadıklarıyla, farklı türde ve farklı anlayışlarla sanal çiçekler yetişiyordu. Havasız, susuz, topraksız doğada, dijital akımlarla tıpkı robotlara çevrilmesi gibi, eski düzen ve yeni düzen arasında incecik bir ipten süzülürcesine sırat köprüsünden geçiyordu insanlık, yaşanılan dünyanın verisi artık enerji olmuştu. Zaman kavramını dahi zamansızlık belirliyordu. Kayıp şehirler gibi yaşanmışlıklar da kaybolmuştu ne yeryüzünde ne de gökyüzünde şeffaflık görünüyordu.

Ne denebilirdi ki; bugüne kadar evrenin yerini yedi notalı şarkılar değiştiriyordu; mesela dokuzuncu, onuncu senfoniler, en büyük üstatlar tarafından şekillendiriliyordu ama bu sefer iki bacak arasında değil, iki hayat arasında teknolojik gelişmeler oluyordu.

Kör düğüme benziyordu hayat, zamanın gerçekleri gece ile düğümleyip gündüze bağlanıyordu.

Beden ile ruhu bir arada yaşatmak insan işiydi. Ölmek ise, her canlının içinde bir ışık gibi ölümsüz olup her cansızın içinde yaşamak gibi yine sırlarla doluydu.

Bugün evren bir yaşında; anlayış ve hoşgörü tohumları, sevgi cemresi tablete düştü, artık diliniz ve kendiniz parmağınızın ucunda…

Başka zamanda başka bir dünyada ama sen, sen ol! Eski kullandığın halı, her zaman bilinmezin altında.

Dünü, bugünleri ve gelecekteki yarınlar için aydınlık günler adına ilk defa böyle bir şey oldu.

İlk çocuk pencereden doğdu. Elbette ki parapsikolojik bir kurgu, bir hayal bu. Ama sanal ortamda en samimi ve en örtüsüz duygu.

Eski hayatlar biterken yeni hayatlar başlar. Sanırım ilk insan çamurdan ve balçıktan değil; buz dağının altı üstü gibi şeffaf sulardan, cam tabağın içinde yine bin bir masallı hikayelerle ısırılmış bir elmanın çekirdeğinden, gelecek nesiller için kardan adam olmuş. Bir varmış bir yokmuş…


İlginizi Çekebilir

Sıradan Günler

Sevgi TÜRKMEN

Unutmak ve Unutulmak

Psikiyatr Dr.Utku ATILGAN

Kalpsiz

Cem BİRGİ