Karanlıktan Gelen

Gün, gece, öğlen, ikindi, seher vakti… Hepsi karanlık…! Bir kuyunun dibi misali, göz gözü görmeyen, göze bir ışık huzmesinin dahi değmediği, dev bir karanlık. Her tarafta görmeyen insanlar… Hayır. Görmekten buğzeden insanlar! Hatta bir adım öteye gidip görmeyi ‘ayıp’ sayacaklar insanlar…Siluetler minvalinde yaşayan bir körler krallığı misali abidane tavırlarla alışmış gözler yokluğa… Evet, bir yokluk var. Daha dikkatli bakmalıyım tanımlanmamış yokluğun içinde seçebilmek için ayrıntıları. Bütünlüğü eksilten nedir ki burada?

Saydım eksikleri, zor olsa da tanımlamaları… Doku yok, boyut yok, ışık yok, renk yok… Bu yokluklar kör etmiş gözlerimi. Alem-i mana demlerinde görme sanrıları ile dans etmişim yıllarca. Sahi görmeyi ne zaman unutmuştum?

Hatırlıyorum! İlk umudumu kaybettiğimde. Gözüme inen perde en az bir tiyatro sahnesindeki kadar büyüktü. Önce gün ışığını görmeyi bıraktım. Sonra doğadaki güzellikleri… Ardından sevdiklerimdeki letafeti ve birçok defa satır aralarını… Bir devletin çöküş devri gibiydi. Gemi batarken keman çalan takım elbiseli adamlar bile vardı. Kendi ayaklarımla yürüdüm karanlığa… Yürürken hiç ses etmedim kulaklarımı rahatsız etmemek adına. Hayır beni kimse itmedi. Ben kendim yürüdüm. Hem de çok uzun zaman önce. Ortada henüz pandemi dahi yokken… Daha birçok insan karanlık nedir bilmezken… Yirmi yıllık bir karanlıktan geliyorum ben. Anlatacak güzel anılarım yok. Ruh sancıdığında zaman mefhumunu durdurur, daha sonra acısını yaşama diye. Ruha uyan akıl; hafızanı temizler, hatırlamayasın diye. Karanlıktan gelen, yokluktan gelmiş gibidir. İnsanın aklı korumak üzerine programlanmıştır. Ama bu gelişmiş yapının bile göz ardı ettiği başka bir fenomen var. Karanlıktan sonraki boşluk hissi…Boşluk deyince aklıma ilk gökyüzü gelir. O yüzden kaldırdım başımı göğe. Gökyüzü maviydi değil mi? Sonra sarı bir güneş vardı ve bir doğa harikası gökkuşakları… Boşluğu daha güzel ne doldurabilirdi ki?

Gözlerim açık; karşımda kurşuni bir karanlık… Çok zor değil; sadece karanlık bileşimini ögelerine ayır. Çöküş devrinden tersine doğru bir devrim. Ama bu sefer tersine devrime negatif mana yükleyemezler. Gerileme devri… Kahverengileri görmeye başladım. Duraksama devri… Sanki bir turuncu görüyorum… ve ardından kırmızılar, maviler, yeşiller…. Gömüldüğün yerden kalktın işte… “Yok say karanlığı; kendi ışığını yansıttıkça bir kara deliğin kurbanı olmayacaksın!”


İlginizi Çekebilir

Yolculuk

Banu YILMAZ

Mevsimler

Gülsün ERBUDAK

Kendi Cennetini Yarat

Nurseli TÜFEKÇİ