Şeftali Ağacım
Şeftali reçeli pişen eve mis gibi bir koku yayılır. Öyle bir esanstır ki insan o kokunun peşinden ister istemez gider. O minicik ağaçta dolu dolu dallara tutunmuş onlarca şeftali önce görüntüsüyle sonra da tadıyla gönlümüzü fetheder. Biraz da hüznü anımsatır, ufaktan yazın sonlarının yaklaştığını haber verir. Gelen geçen bahçedeki bu cılız gövdeli ağacın nasıl bu kadar şeftali doğurmuş olduğuna imrenerek bakar. Öyle ki dallar doluluktan taşıp yerleri kaplar. Ona gösterdiğim ilgi, verdiğim değer her canlı gibi onu da mutlu etmiş ki, o da bana sevgisini, teşekkürünü böyle gösteriyor. Dili yok, ağzı yok… Komşuların bir kısmı bu söylediklerimi onaylarcasına tebessüm eder, bir kısmı da başlarını sallayıp geçip giderler. Bilmezler ki ben bahçemdeki her canlıyla içten bir bağ kurarım. Çam ağacımla, şimşirlerimle, sardunyalarla, limon ağacımla, petunyalarla, cam güzelleriyle…
Artık akşamları Ağustos böceklerinin sesiyle çınlıyor ortalık, çekirgeler de bu sese kulak verip zıplıyorlar, bir köşeden bir köşeye. Sincaplar yine mesken tutmuşlar ceviz ağacını daldan dala dolanıyorlar. Sümüklü böcekler ağırdan yol alıyorlar taş zeminde, kedim Cemile mırlayarak gelip verandadaki baş köşeye kuruluyor. Serin, sert bir rüzgâr saçlarımı tokalardan ayırıp, ince askıların üzerine bir şal gibi düşüyor. Tüm bunlara bu gözle bakmamın bir nedeni de huzur. Huzur olmazsa insan en güzel şeyden bile tat alamaz. Gerçi son zamanlarda yaşadığım bu tatlı huzur yeni taşınan yan komşuların yüzünden bozuldu. Gece yarıları çıkardıkları gürültüler, saygısızlıklar, uyarılara rağmen pervasızlıkları benim cennet fanusumu çatlatmayı başardı. Hala bu devirde eğitilmemiş, kendini geliştirmemiş, cahil ve terbiyenin ne olduğunu öğrenememiş insanların var olması çok üzücü. İlla ki bir kesimin böyle olduğunu biliyordum ama bu derece palas pandıras gidenlerine, umursamadan “ben yaptım oldu” zihniyetinde olanlarına ilk kez yakından tanık oldum. Ah güzel bahçem, ah güzel şeftali ağacım!
Bir gün yetişmemiş yetişkinlerin çocuklarından biri, çocuk dediğime bakmayın on beş, on altı yaşlarında ağacımın üzerinde, dallarını kırıp, şeftalileri koparırken gördüm. İstese verirdim böyle hunharca saldırmasına gerek yoktu. Söylememe rağmen aldırmadı, pişkin pişkin suratıma bakıp, koparmaya devam etti. Yanındaki poşetin de ağzına kadar dolu olduğunu gördüm. Biraz da bana gıcıklık olsun diye böyle bir şey yaptığını sezdim, derin derin nefes alıp kendimi dizginlemeye çalıştım, annesinin “Ne var canım, alt tarafı bir şeftali, çocuk yesin” deyişini duyuyordum. Sinirden ter içinde kalıp avazım çıktığı kadar bağırmak istedim ama tuttum kendimi. Kibarlıktan hiç anlamıyorlardı, bunlara zorbalık gerekiyordu ama o da ben de yoktu. Kadının sevimsiz tiz sesini hala duyuyordum “Hakkını helal et, hakkını helal et”! Kesinlikle etmedim, kapıyı kapatıp ağlamaya başladım. Bir müddet sonra o komşunun evinden canhıraş çığlıklar gelmeye başladı. “Kurtarın, nefes alamıyor, yardım edin” seslerini duymamla kapımın kırılacakmış gibi vurulması bir oldu. Koşup kapıyı açtım, deminki sevimsiz kadının yaşlı gözlerle “Yardım et, yalvarırım yardım et, oğlum ölüyor”! Bir saniye bile tereddüt etmeden fırladım yerimden. Eve gittiğimde çocuğun morarmış, nefessiz bedeniyle karşılaştım. Soğukkanlılığımı kaybetmeden çocuğun arkasına geçip göğsüne ellerimi yumruk yaparak birkaç defa kuvvetli şekilde yukarı doğru kaldırdım. Birkaç saniye sonra boğazındaki şeftali parçası fırlayıp gitti. Çocuk nefes almaya başladı. Kadının önceki sevimsizliğinden eser yoktu, bana minnetle bakıyordu. Ellerime kapanıp teşekkür edip durdu. Eve gittiğimde şeftalinin bile bana yapılan haksızlığa içerlemiş olduğunu çocuğun boğazından geçmek istemeyip takılıp kaldığını düşündüm. Çocuğun tekrar hayata dönmesine sevinmiştim tabii.
O yüzdendir ki kimseyi kırmaya değmez. Aileyi, arkadaşları, komşuları, çevremizdeki tüm canlıları sevmeli, hoşgörüyle yaklaşmalı. Toplum içinde bir arada yaşarken uymamız gereken kuralları, insanlığı unutmamalıyız. Eğitim, görgü, hoşgörü, ahlak, iyilik, merhamet, saygı en baş tacı unsurlar. Ben dünyayı, doğayı, canlıları seviyorum. Sevgiyle yaklaşılan her şeyin kazanacağına da inanıyorum. Hiçbir zaman da kötülüğe kötülükle cevap vermeyeceğim çünkü ben insanım.