Karpuz Bahçesi
Bizim evde yasaklı oda vardı. Sadece misafir geldiğinde açılırdı kilidi. Bir de temizlemeye girerdi annem. Kapı deliğinden bakardım odanın içine, kimse olmadığında nasıl görünüyor diye. Koktukları, perdesi, halısı emanetti sanki bize. Koltukların altında büyüyen karpuzlar vardı bir de.Annem, dolapta karpuz bitince saklı odadan alırdı. Bildiğin kiler gibi ama ben karpuz bahçesi gibi hayal ederdim o odayı. "Bizim evde karpuz bahçesi var." diye anlatırdım mahalledekilere. Görmek isterlerdi, "Yasaklı odanın içinde." derdim. "Annem bana bile izin vermiyor kızım. Akşama oturmaya gelin de göstereyim." Misafir geddiğinde şenlenen, kimse yokken sessizleşen, yalnızlaşan, neşesiz bir odaydı karpuz bahçesi. Konuşabilse ağlardı belki de.Neden kapıları üstüme kapıyorsunuz, diye feryat figan. Zamane çocukları bilmez pek! Anlamaz ne demek istediğimi. Onlara göre, her oda panayır gibi. Karpuz bahçeleri de yok, yalnızlık dolu odaları da... Hatta misafir bile gelse umursamaz çoğu, yaşıtı yoksa. Biz dört gözle beklerdik misafir gelsin diye, onlar evdekiler de gitsin diye bakıyor yüzümüze. Yalnızlık denen şey odalardan insanlara sinmiş. Karpuzlar bile tat vermiyor şimdi. Artık odalar değil, insanlar saklanıyor. Saklı odalarda insan bahçesi...