Sorular Sorular
Sorular sorular…
Tam 34 dakikadır aynı noktaya baktığımı fark ettim. Kıpırdamadan 34 dakika! Koltukta oturmuşum, kamburum çıkmış pencereye mi bakıyorum dışarıya mı tülün desenine mi batmaya çabalayan güneşe mi? Acaba güneş doğmaya ya da batmaya çabaladı mı hayatı boyunca, güneşin hayatı var mı ki? Amaann sanane be kızım ne işine yarayacak bu bilgi, boşver... Ben ne kadar sevdim bu kelimeyi yahu tüyden bir yorgan gibi örtüyorum üzerime son günlerde boşver deyince bir hafiflik yayılıyor sanki sonra daha da ağırlaşmasın? Amann sonrayı sonra düşünürüz. Sonra ne zaman? Bu ne biçim soru kızım ya herkesin sonrası kendine göre sonra sonuçta değil mi?
Neyse şimdi bırak bunu da ben 34 dakika ne düşündüm acaba? Hayır, bir şey düşünmediysem orada yokum anlamına gelir çünkü. Mümkün müdür böyle bir şey sizce? Yani hem orada olup hem olmamak. Bunu zaman zaman bilinçli olarak yaptığım oldu ama benim insiyatifim dışında da olmuş olabilir mi? Öyle olduysa nereye gittim kim bilir.
Neyse gittiysem vardır bir bildiğim. Size de olur mu bilmem bu tip kısa hayat aralıklarından sonra sanki bir daha asla gittiğiniz noktaya dönmezsiniz gibi ya da benim ütopik dünyamda bana da öyle gelmiş olabilir. Tabii şimdi bu cümlede ne anlatmak istediğime dair en ufak bir fikriniz yok değil mi ? İtiraf edeyim benim de yok. İnsan her konuştuğunda bir şey anlatmak zorunda mıdır? Önemli olan dinleyenin ya da okuyanın ne anladığı değil midir? Mesela bazen karşımdaki boş konuştuğunda ben ondan inanılmaz hayati dersler çıkarabiliyorum gerçi öyle de sanıyor olabilirim. O an canım, yaşamın felsefe camından bakmak istiyorsa Ajdar bile gözüme filazof görünebilir. Ajdar konusu önemli. Benim ona yaklaşımım asla Alihan gibi değil. Ajdar’ın bir tarzı var en azından kötü de olsa üretiyor ki kime göre kötü. Atalarımız ne demiş “anlayana sivri sinek saz, anlamayana davul zurna az” Ajdar’a bir de bu açıdan bakın.
Neyse, ne anlatıyordum ben? 34 dakikadır aynı koltuktan aynı noktaya baktığımı anlatıyordum da neden? Bunu neden anlatma ihtiyacı hissettim bütün bunları yazarken motivasyonum neydi ki acep! Siz de yoruluyor musunuz yaptığınız eylemlere bir sebep, bir bahane aramaktan. Canım istemiş yapmış olamaz mıyım canım. Bence olabilirim. Bu arada ben konuşurken çok bence diyormuşum 5 yaşındaki oğlumun dikkatini çekmiş bu oğlan da kime çekmiş? Anaa kafiye yaptım. Bence diyorum çünkü… Ne çünküsü ya! Çünküsü münküsü yok diyorum işte. Cesaretsizliğinden hayatı aynada yaptığı provalarla tanımaya çalışan ergenler gibi hissettim kendimi word sayfasına atar yapmak kolay hadi bu artistliğini sosyal hayatta da görelim…
Neyse ne artık, niye 34. dakikada fark ettim orada hareketsiz durup aynı yere baktığımı neden 30 ya da 35 dakika değil de 34 gibi küsürat bir zaman dilimi... Küsüratı da sevmem hiç belki İstanbul’da doğup büyüdüğüm içindir ya Düzce’de falan yaşasaydım 81 dakika orada mı oturacaktım! Offf zaman kaybına bak…
Neyse boşverin kuş tüyü rahatlığını sereyim üzerinize ve 34 dakikanın kıymetini... Neler olmaz ki 34 dakikada... Sahi neler olmaz hadi düşünelim…