Tamam
her şey yaşandığı gibi kalsın. tamam.
hiçbir şeyi onarmıyorum, buruşuk örtüler gibi dursun kelimeler, havada asılı kalsın zaman..
bir ihtimal daha firari olsun.
yine çakılalım depresyon yatağımıza,
sığırcıklara özenmek onlarla bir olmak hayal olsun, kırlangıçlar gibi süzülmek bir bahar gününde bir gurup vaktinde,
düşle gerçeğin ortasında bir an gibi kalsın.
kısrak gibi olalım
hep bağımsız, burnu şahlanışta hep müdanasız..
hep gidelim dörtnala içimize.
modern yalnızlıklara sığınalım, kendimize marjinal yalanlar, bahaneler bulalım.. melatoninle uyuşalım, rakı dublesinde, bira şişesinde avunalım..
her duyguyla baş etmenin zevkine varalım ömrümüzde bilmem kaçıncı kez daha.
Pencere ardından bakalım en sinematografik duruşumuzla.. anlamlı ve uzun bakışlarla.. sokağa, çocuklara..biz durmuşken çığlık çığlık süren yaşama..
tamam. havlu atalım.
bir tavırda, bir aşkın verdiği o sakarlıkta edilemeyen o ifadeleri kaderine terk edelim. aman kaderi biz olmayalım.
çok sözlerin musluğunu kapatalım,
üstüne bir dünya kilitler vuralım
bütün yanlış anlaşılmaları, hevesleri, konuşulamayanları fevrice kestirip tek atışta susturalım.
namlunun önünde durur gibi dökülmeyelim ortalığa.
güzel bir anı geriye almak mümkün, ordan devam ettirmek mümkün olmasın..
.
ve ben battıkça batayım
sükunetin asaletini bilmeden tez canımın cümle gürültüsüne, laf kalabalığına yenileyim..
ve eski İstanbul’dan çıkıp geldi gelsin bir tren. pis bir mart akşamı, dereden tepeden serserice inerken omzumdaki kol ruhuma kanat değil bağrıma oturan bir taş olurken..
+ insan çelişkiler yumağıdır
-o çelişkileri bir yerde çözmek için varoluyoruz, bir yere vardırmak için.
+ya da öylece bırakmak için.