Anılara Yolculuk
Gecenin karanlığında ayın şavkı vurur, balkondaki pencerenin önündeki masaya, o muhteşem manzarayı seyrederken elindeki çayını yudumlarsın. Uzaklardan bir şarkı gelir kulağına sessizce. Derinden derinden... İçinde sen.
Kendini bulursun şarkıların sözlerinde, dalar gidersin uzaklara, aşkını yaşarsın, sevdalına haykırış olur.
Kulak kabarttığın türkünün sözleri boğulurcasına ağlatır. Ela gözlerinden süzülen yaşanmışlığın akar yanaklarına, feri gitmiş gözlerini silerken. Uzun ince bir yol gelir aklına. Aşık Veysel’in dizelerindeki gibi. Çabuk geçen yıllarına hayıflanırsın dün gibi.
Kimi zaman gençliğinin heyecanı ile isyan edersin Rock’la coşarken, meydan okursun avazın çıktığı kadar dünyayı yeniden kurarcasına, ardından dilini bilmediğin şarkılar seni senden alır, biliyormuş gibi, alırda götürür, ta uzaklara, geçmişin oluverir.
Kâh çoçuk mutluluğun, kâh ergenliğinin heyecanı, kâh yaşlılığın.
Bazen sözler biter sadece müzik dinlersin, dinlersin. İçine alır seni bağlama, gitar, ud ya da üflersin ney sipsi flüt, zurna, tulum hatta mızıka gibi. Dalar gidersin uzaklara.
Bugün gibi.