Aşık Veysel

Âşık Veysel Şatıroğlu, ozanımız 1894 yılında Şarkışla Sivas’ta dünyaya geldi. Şatıroğlu'ndan önceki soyadı Ulu'dur. Annesi Gülizar, babası "Karaca" lakaplı Ahmet adında bir çiftçiydi. Veysel'in iki kız kardeşi, yörede yaygınlaşan çiçek hastalığına yakalanarak yaşamlarını yitirdi. Ardından Veysel de yedi yaşında aynı hastalıktan dolayı iki gözünü kaybetti. 10 yaşında saz çalıp şiir söylemeye başladı.

Aşık Veysel’in 25 yaşındayken akrabalarından Esma ile evlendiği, 8 yıllık evli olduğu dönemde bir gün hasta yatarken eşi Esma’nın 6 aylık kız çocuğunu bırakarak evdeki işlere yardım etmesi için tutulan Hüseyin isimli bir çiftlik uşağı ile kaçtığı bilinmektedir. “Genç Yaşımda Felek Vurdu Başıma” adıyla bilinen şiirinde Âşık Veysel, çocuğunu bırakıp kaçan eşi hakkında “zalim kafir yetim koydu kuzumu” ifadesini kullanmıştır. 8 senelik beraberliklerinde daha 10 günlük oğlu anne ihmalkârlığından vefat etti, daha sonra eşi kaçtığında 6 aylık olan kızı da 2 sene kadar yaşayabildi. 1920 yılında annesini babasını kaybetti.

Aşık Veysel, eşinin gideceğini sezmiş ve eşi kendisini terk etmeden evvel eşinin ayakkabısının içerisine bir tomar para bırakmıştır. Âşık Veysel’in başka erkekle kaçan eşi Esma’nın ayakkabısına para koyduğu hikâyesi, 1952’de senaryosunu Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun yazdığı, Metin Erksan’ın yönettiği Âşık Veysel’in hayatını konu edinen “Karanlık Dünya” adlı filmine konu edilmiştir. Ancak Âşık Veysel’in torunu Gündüz Şatıroğlu da anlatıldığı gibi dedesinin kendisini terk eden eşinin ayakkabısının içine para koyduğu hikayesinin de gerçeği yansıtmadığını ifade etmiştir. Sazı da hediye edilmemiştir. Aşıklık geleneğinde; el verilecekse, bu geleneği sürdürecekse ve artık kendiside saz çalmayacaksa saz verilir. İki sazınıda oğlu Bahri’ye teslim eder; Oğlu tarafından ölümünden önce çaldığı sazı müzeye verilir, diğeri de hala kendisindedir. Aşık Veysel'in kendisini terk eden eşine yazdığı rivayet edilen “Güzelliğin On Para Etmez” türküsü, yıllardır dilden dile dolaşır. Atatürk hayranı olan ozanımızın, ona ulaşmak için üç ay boyunca yürüyerek Ankara'ya giderken bestelediği “Uzun ince bir yoldayım” türküsü de dilden dile dolaşmıştır.Şiirinin ana duygusu hayatın uzun ve zorlu bir yol olmasıdır, bir ömürdür. Eşinin kendisini terk etmesi üzerine 1928'de Gülizar Hanım ile evlenen Şatıroğlu'nun, Zöhre, Ahmet, Hüseyin, Menekşe, Bahri, Zekine ve Hayriye adlarında yedi çocuğu dünyaya geldi. Ömrünün sonuna kadar Gülizar hanımla yaşadı.

Âşık geleneğinin son büyük temsilcilerinden olan Âşık Veysel, bir dönem yurdu dolaştı. 1970'li yıllarda Hümeyra, Fikret Kızılok, Esin Afşar gibi bazı müzisyenler Âşık Veysel'in deyişlerini düzenleyerek yaygınlaşmasını sağladı. İnsanı, tabiatı ve kâinatı anlatan bir halk şairidir. İlk saz derslerini babasının arkadaşı olan Divriği'nin köylerinden Çamışıhlı Ali Ağa'dan (Âşık Alâ) aldığı, söz edilir. Aşık Veysel, 1930 yılının başlarında Sivas'ta edebiyat öğretmeni olarak görev yapan Ahmet Kutsi Tecer ile tanıştı. Tecer'in davetiyle köy enstitüsünde saz hocası olarak görev yapan Aşık Veysel'in adı, ilk kez 5 Ocak 1931'de düzenlenen "Sivas Aşıklar Bayramı"nda duyuldu. Türkiye Büyük Millet Meclisi "Anadilimize ve milli birliğimize yaptığı hizmetlerden ötürü" 1965 yılında özel bir kanunla halk ozanımıza aylık bağladı. Aşık geleneğinin son büyük temsilcilerinden olan ünlü halk ozanımız, 1971 yılında Nevşehir'in Hacıbektaş ilçesinde son konserini verdi. 

Şiirleri, Deyişler (1944), Sazımdan Sesler (1950), Dostlar Beni Hatırlasın (1970) isimli kitaplarında tüm eserleri toplandı. Şiirleri konu bakımından, zengin çeşitlilik gösteren Aşık Veysel, Yunus Emre'nin etkisindeki şiirlerinde halk kültürünün birleştiren yönleriyle tasavvuftan izler sunarken, Türk edebiyatının ve saz şiiri geleneğinin büyük ustalarından biri olarak, kendisinden sonra gelenleri etkiledi.

Çocukken iki gözünü de kaybetmesine rağmen şiirlerine yansıttığı vatanseverlik, hoşgörü, yaşama sevinci, sevgi, birlik ve beraberlik mesajlarıyla hem kendi dünyasını aydınlatan hem de bugünlere ışık tutan halk ozanı, hafızalara kazınan çok sayıda eser bıraktı.

"Atatürk'e ağıt", "Beni hor görme", "Beş günlük dünya", "Derdimi dökersem derin dereye", "Dostlar beni hatırlasın", "Güzelliğin on para etmez", "Kahpe felek", "Kara toprak", "Uzun ince bir yoldayım" gibi eserleri hafızalara kazınan ve Türkçeyi yalın ve güçlü şekilde kullanan Aşık Veysel, şiirlerinde verdiği mesajlarla Türk milletine her zaman birlik ve beraberliği öğütledi.

Aşık Veysel'in vatan, tabiat, birlik, çalışma, yardımlaşma konularını işlediği şiirlerinde, vatana bağlılık ve idealistlik dikkati çeken en önemli nokta oldu.

21 Mart 1973, doğduğu köy olan Sivrialan’da  akciğer kanserinden vefat etmiştir. Halk Ozanımız Âşık Veysel Şatıroğlu'nun evi Kültür Bakanlığı tarafından 1979 yılında kamulaştırılmış ve 1982 yılında müze olarak ziyarete açılmıştı

 


İlginizi Çekebilir

İçimdeki Deniz

Gurbet TURAN

Teyzem

Dilek GÜLCÜ

Zenginlik Nedir?

Özlem SİVRİ