Azim
Bir varmış bir yokmuş derken, bir varmış bu dünyadan, bir yokmuş öbür dünyadan!
Günlerden bir gün, çok yoksul; iki kuruşa bile muhtaç, annesiyle, köhnemiş; yıkık, dökük odası olan bir evde yaşayan Hüseyin yorgun argın bir şekilde yattığı döşeğinden uyanıp “Ana ben işe gidiyorum” diye annesine seslendiğinde annesi de “dikkatli ol oğul, dikkatli ol” deyip oğlunu yolcu edermiş.
Hüseyin henüz on bir yaşlarında, yaşam mücadelesine çok erken yaşlarda başlamış, yaptığı iş olan çöplerden geri dönüşüme uygun malzemeleri toplayıp çekçeğine doldurup eskicilerin deposuna satıp ekmek parasını çıkartmak için mücadele ediyormuş.
Yine bir gün çöp konteynırlarını karıştırırken içinden homurdanarak birden dışarıya doğru bir dev çıkınca, bizim Hüseyin korkudan yere düşüvermiş.
Dev hemen Hüseyin’i ensesinden tutup doğrultu vermiş ve sormuş;
-Beni niye rahatsız ediyorsun, diye sorunca, Hüseyin kekeleyerek…
-Yok sizi rahatsız etmek istememiştim özür dilerim, zaten ben ekmeğimin peşindeyim.
Dev kocaman bir kahkahanın peşinden
-Korkma, korkma! Sana kötü bir şey yapmayacağım deyip Hüseyin’i yatıştırdıktan sonra “ sana yardım etmek istiyorum, dile benden ne dilersen” deyince Hüseyin çok şaşkın bir şekilde korksun mu, sevinsin mi bilememiş bir halde:
-Ben evimde, yaşlı bir annemle, zor bir hayat geçiriyoruz, çok muhtacız yardım edersen, bizleri çok sevindirirsin, demesi üzerine Dev:
-Tamam o zaman kapat gözlerini, dedikten az bir süre sonra “Şimdi gözlerini açabilirsin” demiş.
Hüseyin gözlerini açınca şaşkınlıktan ne yapacağını bilmez bir şekilde etrafına hayran hayran bakakalmış, çünkü her bastığı yer çikolatalarla kaplı, olup çeşitli yiyeceklerle donanmış bir yer olan, aynı zamanda şekerden ağaçların olduğu, her tarafı güller içinde çok güzel ortamda kendini buluvermiş. Birden “Hadi oğul koş, hadi evimize koş “diye annesinin sesine doğru kafasını çevirdiğinde , annesini beyaz bir pastadan yapılmış büyük bir köşkün önünde görünce, kollarını kocaman açmış olan annesine koşarak koşup sarılıp öperken birisinin omuzundan sert bir şekilde dürterek, “ kalk buralarda uyuma “ diyen bir adamın seslenmesi üzerine yorgunluktan çömelip bir duvara dayanarak uyuyakaldığını anlamış, yaşadıklarının bir rüyadan olduğuna çok üzülmüş.
O günden sonra Hüseyin her çöp konteynırını karıştırdığında içinden keşke bir dev daha çıksa diye hırslı hırslı işine daha çok sarılarak çalıştığından, yirmili yaşlara geldiğinde kendi işinin patronu olmuş, deposunun başında, daha rahat bir yaşantıyla, annesiyle birlikte hayatlarına devam ediyorlarmış. Zaman zaman “DEV BENİM, DEV BENİM” diye haykırmak istermiş.