Film İncelemesi: Kader
Senarist: Zeki Demirkubuz
Yönetmen: Zeki Demirkubuz
Yapımcı :Zeki Demirkubuz
Türü: Dram
Süre: 103 dakika
Oyuncular: Vildan Atasever ,Ufuk Bayraktar, Ozan Bilen, Engin Akyürek, Müge Ulusoy, Neriman Uğur, Mustafa Uzunyılmaz
Yapım Yılı: Kasım 2006
Kader, Yazgı filmi ile aynı anlama sahip olan film aslında ikinci olma özelliğini Masumiyet’in geriye sarışıyla aynı öykünün ikinci çekilişi olarak da göstermektedir. Film yönetmeninin bu tekrarı seçişi onun için bu temanın ne derece başat ve önemli olduğunu imlemektedir. Filmin adının kızına da verdiği isim olduğu düşünülürse onun için kader denen yazgı denen olgunun hayatındaki etkisi görülebilmektedir. Kader, yıllar öncesinde çekilen Masumiyet’in film karakterleri olan Bekir ve Uğur’un Masumiyete gelene kadarki gençlik hikayesini anlatmaktadır. Filmin kendisi Masumiyette Bekir’in piknikte Yusuf’a tiradının genişletilmiş halidir. Bekir kimliğini inşa edememiş babasının yön vermesiyle bir yere gelmiş, babasının devamı olan mesleği yapan babasının gölgesinde bir gençtir. Kendi seçimleri olmayan babasına boyun eğmesiyle ve kolaylıkla sahip olduğu iş ve mallarla kendi hayatını yaşamayan bir gençtir. Uğur’a ilk görüşte aşık olan Bekir’in Uğur’un aşkı uğruna her şeyden vazgeçişinin, tutuklu kalmanın, mazoşistik bir yaşantının, kaybedişin ancak vazgeçmeyişin, ilk defa yanlış (!) yapması kendini ölüme ve perişaniyete sürüklese de gerçek kendiliğe ulaşabildiği, ilk defa istediği sevdiği bir şeye sahip çıkabildiği belki de gerçekten ilk defa yaşadığını hissettiği, ilk defa aşkın esareti içinde de olsa özgür olmayı (!) hissettiği bir seçimsizlik seçimi içinde bulur kendini. ‘‘Olmuyo sensiz işte’’ demesindeki, ‘’Oğlum Bekir Burası ahret köprüsü, burası sırat köprüsü’’ deyişlerini çıkışsızlığını aynı zamanda da her şeyi bir kenara atmanın, akıl dışı davranmanın, insanların ne diyeceğine aldırmamanın cesaretine sahip kişidir de Bekir.
Sorgulanmamış yaşam, bir şeyler kaybetmeye bir değişiklik yapmaya, diğer insanların eleştirilerine, bakışlarına göre şekillenmiş hayat sahte kendilikle kendisiyle duygularıyla, düşünceleriyle iletişim kuramayan, alışageldik ve ezbere bir hayatı yaşamayı getirmektedir. Bu da yaşanmaya değmeyen mutsuzluklarla örülü gerçek, sahici bir yaşam olmaktan uzak bir yaşamdır.
Gerçi yüceltme savunma mekanizması ile içsel toplum tarafından kabul görmeyen düşünce ve duygularımızı başka bir şekle dönüştürme imkanını insan elde edebilmektedir.
Bekir burada onu yapamamış idealleştirilmiş arzu nesnesi belli bir zaman kavuşulamayınca artık dayanamayıp arzunun dönüşümü ölüm arzusuna dönüşmüştür. Sadizm ve depresif özelliklerinin görüldüğü kişilerde özkıyım görülebilmektedir.
Yıllarca zaferle çıkılmayan bir savaştan yorgun düşen kurtulma, dinlenme isteği duyması olarak yorumlanabilir tükenişin, bitişün, kaybedişin, yenilginin son halkası olarak da yorumlanabilir.
Seçimlerimiz ne kadar bizim seçimlerimiz? O seçimlerin ardında hangi korku, kaygı, ihtiyaç, arzular gizli de o seçimleri seçiyor bünyelerimiz.
Düşünmeye değer, düşündürücü bir film Zeki Demirkubuz filmleri gibi.
Benim de ilk izlediğim ve en çok sevdiğim filmi Kader. Hayata dair, insana dair çokça soru işaretleri bırakıp düşünmeye buyur edip bizi bizle bırakan yönetmene ve sevenlerine selamlarımla…
Sokrates ‘’Sorgulanmamış hayat yaşamaya değmez’’ der.
Esenle, soruyla kalınız.
Vesselam.