Günlük

Ellerim titriyor, midem bulanıyor. Onlarca yumruk yemiş gibi hâlsizim. O yumrukları ben mi attım? Boynum ateş topu. Yükselen ısı bedenimin her noktasını sarıyor. “Sayrılık.” Geçenlerde öğle arası, laf olsun diye kurcalarken okumuştum internette. Bütün belirtilerini yaşıyorum. Evet, evet! Tam da sayrılık bu. Kalbim! Gecenin sessizliğini bozan tek şey. Avuçlarımda tutsam bu kadar rahat duyamam ritmini. Durdurmazsam çocuklar uyanacak. Sakinleşmezsem üst kata çıkacak sesi. Karanlığa alışan gözlerim şimdi daha iyi görüyor. Bakışlarım, yatağın üzerine kaydığında yeniden yumruklar peş peşe sıralanıyor göğsüme. Yavaşça yanına oturup uzun ince, ama cansız parmaklarını avuçlarıma alıyorum. Başının altında biriken kızıllığı görmezden geliyorum. Sarılmak istiyorum ama buz gibi. Allah’ım! Ben ne yaptım?

Sosyal medyada o videoya denk gelmeseydim, kızıl saçlı ve mavi gözlü kadının anlattıklarını dinlemeseydim, az önceki arbede yaşanır mıydı? Boylu boyunca karyolada uzanan cansız bedenine bakıp haklılığımı ispatlamak istercesine başucu çekmecesinin derinliklerinde sakladığı, birlikteliğimizin ilk gününden beri alışkanlığı, her gün birkaç satır bile olsa yazdığı günlüğünü okumaya başladım.

“Uzun zamandır konuşmalarımız yalnızca çocuklarla ilgili. Beni görmüyor bile. Hep bir bahanesi var, hep yorgun. Şirkete yeni gelen stajyer kızla pek bir samimi olmuşlar. Tolga’nın eşi söyledi. Çok üzüldüm. Bunca yıl sonra kayıp gidiyor mu sevgimiz avuçlarımızın arasından? Belki de yaş dönümü? Her gün böyle haberler çıkıyor karşımıza. Ben de eskisi kadar genç ve alımlı değilim. Bizim kızları dinlemeliyim. Kendimi baştan yaratacağım. Eskiden olduğu gibi beni görünce kalbi yeniden çarpacak. İşe, kilo vermekle başlayacağım. Bir de yasemin esanslı parfüm. Uyarıcı etkisi yüksekmiş.”

“Dış görünüşüne fazla önem vermeye başladıysa hayatında başka birisi vardır.” İlk kural, demedi mi kızıl saçlı kadın?

Son aylarda verilen kilolar, değişen saç rengi ve stili, ekstra yapılan bir sürü kıyafet alışverişi, yeni ve pahalı parfüm markası. Ben yasemin kokusunu sevmem ki.

“İhtiyaçlarımızı karşılamak için uzun saatler çalışıyor. Evde sıkılmasın, dinlenebilsin diye günlük sıkıntılardan bahsetmek istemiyorum. Çocukları yatırana kadar çoktan uykuya dalmış oluyor. Aylar önce aldığım geceliği fark etmedi bile. Sımsıkı sarılsam, saçlarını okşasam, başımı göğsüne yaslasam uyandırdım diye kızar mı acaba? Öyle özledim ki birbirimize sarıldığımız günleri.”

“Size eskisi kadar duygusal ve fiziksel yakınlık sağlamıyorsa hayatında başka birisi vardır.” diyerek anlatmaya devam ediyordu kadın.

Aylardır suskun. Ne derdin var, yoruldun mu diye sormak zahmetinde bile bulunmuyor, yatağa ben uyuduktan sonra geliyor. İyiden iyiye uzaklaştık. Aynı evi paylaşan, tek ortak yanı çocuklar olan iki ayrı insan olduk.

“En azından ufak tefek ihtiyaçları karşılamak için yarı zamanlı işe başladım. Çocukların okul saatine denk getiriyorum. Kendini yetersiz hissetmesin diye söyleyemedim. Birazcık işim rayına girsin anlatacağım. Kızın kitaplarını aldım, evin ufak tefek tamirat işlerini yaptırdım, sürpriz parti organizasyonu için para bile biriktirdim. Yeni yaşamımıza ufak tefek adımlar işte. Yeter ki bir arada hep mutlu olalım.”

“Uzun saatler ulaşılamıyorsanız hayatında başka birisi vardır”. Artık emin olmaya çok yakınsınız, dememiş miydi izlediğimde?

Her gün, aynı saatte arıyorum telefonu açılmıyor. Canı isteyince geri dönüyor. O da kim bilir ne zaman. Neredesin sorusunun cevabını doğru dürüst alamıyorum. Kim bilir nerelerde geziyor, tozuyor. Vazgeçti benden ve bizden demek ki.

“Yarın 40 yaşına giriyor. Aylardır bu organizasyon için uğraşıyorum. Sezgin’in hakkını da yemeyeceğim harikalar yarattı. İki kıtanın buluştuğu ışıkların altında dostlarıyla bir araya geleceğiz. İlk tanıştığımız gün, üzerimde olan kırmızı elbiseye artık girebiliyorum. Evlenme teklif ettiği yerde, bütün sevdikleri bir arada kutlayacağız yeni yaşını. Çocuklara bakıcı da tuttum. Gece aklım kalmayacak en azından. Havai fişek gösterisi de istedim ama Sezgin sıcak bakmadı. Haklıydı. Sevmez öyle abartılı gösterileri bizimki. Kalacağımız otel biraz pahalı. Üç mesaiye patladı bana ama olsun. Sezgin, benden heyecanlı. Olur olmaz zamanlarda, aklına esince arıyor. Fark edecek diye ödüm patlıyor. Acilen uyarmalıyım.

“Telefonunu ve bilgisayarını sizden kaçırıyorsa hayatında başka birisi vardır.” diyerek uzayıp gidiyordu liste.

Bunca yıl sonra ilk kez, telefonuna şifre koymuş. Çoğu zaman kuytuda sessiz sessiz konuşuyor da beni görünce görüşmeyi bitiriyor. Sezgin’in attığı mesajları hemen siliyor dikkatimden kaçmadı.

“Başka birisi mi var, diye sorduğunuzda öfkeleniyorsa artık emin olabilirsiniz. Eşiniz sizi kesinlikle aldatıyordur. diyerek bitirmişti kızıl saçlı kadın. Kaç beğeni almış, kaç kez izlenmişti? Gördüğümde inanamadım. Rekor bile sayılabilirdi.

Sorduğumda sinirlendi, inkâr etti, sesini yükseltti. Bağırma çocuklar uyanacak, dedim daha da öfkelendi. Her şey bir anda olup bitti.

“Buluşacağımız restorana davet ettim, yorgunum dedi. Evde konuşacağız, diyerek ısrar etti. Zor bir gün geçirmiş belli. Varmadım üstüne. Hazırlandım, bekliyorum. Hele bir gelsin tutup kolundan götüreceğim, onun için hazırladığım geceye. Sezgin ayarladı herkesi, bizi bekliyorlar. Çocuklar da erkenden uyudular sağ olsunlar. Bugün bizim miladımız olacak eminim"


İlginizi Çekebilir

Orada

Orhan VARDAN

Açılan Kapanan Kapılar

Banu ÖZÜGÜL

Yemyeşil Umutlar

Selvi GÜLBAHAR