Heybeden Yazılar
Bilir misiniz ben hiçbir kenti çok sevemedim? Hep parmak uçlarımla girdim, kimseyi rahatsız etmek istemedim, bilmiyorum, belki de kendimi. El sallayanım da oldu elbette. Kısık sesli elvedalar. Oralardan ayrılırken içime sadece kendimin kokusu doldu. Biraz hüzün biraz utangaç bir mutluluk. Nasıl olur değil mi? İnsan sevemez mi hiçbir yeri ya da çok mu sevdim acaba? Her veda bir sigara dumanıydı sanki. İçime çektiğim nefesle yuttum onları, silik anıları bir bir içimde boyadım, alladım pulladım. İnsan kendisini nasıl özlesin? Bir yer hayal ediyorum, mimarı, mühendisi işçisi ben olayım. Beyaz kaskım olsun, ekmek arası helvayla doyurayım karnımı mesela. Heybemde biraz oyuncak, biraz ekmek. İşte o zaman topuklarımı vura vura girebilir, özleyebilirim bir kenti.