İstanbul Hanımefendisi
Başka nazarla bakamam kendisine, çünkü o bir İstanbul Hanımefendisi….
Yerlere sürünen beyaz fırfırlı elbisesi, üzerine geçirdiği siyah feracesi
Şeffaf peçesi saklamaz parlayan yüzünü
Dudağının kenarına iliştirdiği belli belirsiz gülümsemesi.
Bükük boynu, sağ kolunun içine sakladığı sol eli
Üzerinde taşıdığı ve hiç indirmediği asaleti
Beyaz alnından salınan siyah perçemi
Kapatmaz göz dediğiniz siyah inciyi.
Sultan Abdülaziz’in Gondol’u eşliğinde ister akşam sefası
Sen seyreyle günbatımını bense batıp giden hayatımı.
Gelip geçen gemilere bakmakla geçti zahir ömrüm
Birde batın var ki….
Sen sormazsın zaten ben de söylemem
Öyle ketumum öyle içli
Bilemezsin hiçbir zaman hakikati
Terkidiyar etmeden haykırsam ya sana olan öfkemi
Öyle ya dilimi kitleyen de sen, elimi bağlayan da.
Nefesimi kesen, soluğumu tüketen…
Bekleme benden sade, saf sevgi.
Yok öyle tek bir bakışa vermem dünyayı sana
Zira bu hikayenin mecnunu olmak değil niyetim
Sana hediye edebileceğim tek bestedir Hicaz Mandıra.
ŞİİRE DAİR….
Şiire ilham veren “İstanbul Hanımefendisi” Osman Hamdi Bey’in 1881 yılında resmettiği Türk kadın figürlerinin en önemlileri arasında yer alan bir tablodur.
Ayrıca şiirde klasik batı müziği besteleyen ilk kompizitör padişah olan Sultan Abdülaziz’in iki ayrı bestesinden bahsedilmektedir. Gondol, yer yer hüzünlü, derin ve yoğun anlamlar barındıran bana göre hem bir baş kaldırışı hem de kabullenişi hissettiren bir bestedir. Diğer beste Hicaz Mandıra, yaylı çalgılar ve daha çok kemençeyi duyacağınız kulağa aşina gelen dinlemesi keyifli bir beste. Keyifli okumalar/ dinlemeler…