Kadın
Eski eşini öldürmek, kız arkadaşını öldürmek, dövmek, yakmak; kardeşini öldürmek neden bu kadar popüler oldu?
Karısını öldüreni, kız arkadaşını öldüreni doğuranlar anneler yani kadınlar değil mi? Bir kadın bir bebek doğuruyor, bu bebek büyüyor ve o, bir kadını bıçaklıyor, tecavüz ediyor, öldürüyor. Peki, doğum ve öldürme eylemi arasındaki o zamanda neler oluyor? Şu soru aklımı kurcalıyor. Kadının doğurduğu erkek çocuğu veya kız çocuğu hangi aşamalardan geçerek büyüyor, nasıl eğitiliyorlar? Hangi duygular aşılanıyor? Öldürme eylemini bu kadar başarılı gerçekleştirebilmeleri için gereken öfke, nefret, haset, kıskançlık, birey olamama, yetersizlik duygusu gibi unsurları karakterlerine kim serpiştiriyor. Ne oluyor veya olmuyor da bu bebek büyüdüğünde cani oluyor? Şu satırları yazdığım gün yine bir cani, çocuklarının önünde eşini boğazından bıçaklayarak öldürdü. Bunun yanında bir abi 10 yaşındaki kardeşini çöpleri atmadı diye bıçaklayarak öldürdü. Neler oluyor? Ne olduğuna kafa yoruyor muyuz? Bu öfke, bu şiddet, bu sevgisizlik ve merhametsizliğin kaynağı nedir?
Anne yani kadın, evladına ne öğretiyor hangi hisleri aşılıyor? Kendisinin bir kadın olarak öncelikle insan olduğunu, kendine saygı duyduğunu, kendini sevdiğini, sevildiğini hissettiriyor mu? Duyguları olduğunu, düşünceleri olduğunu, bazen aynı fikirde bazen farklı düşündüğünü ama karşılıklı sevgi ve saygı ile ortak bir dilde buluşulabileceğini öğretebiliyor mu? Yoksa sadece doğurdu mu? Kadın ve erkeğin önce insan olduğunu, her ikisinin aynı değerde olduğunu, merhametli, saygılı, şefkatli, birbirlerine eşit saygı ve sevgi duymaları gerektiğini öğretti mi? Yoksa kadınları erkeklere hizmet eden, onlara itaat eden, etmezlerse cezalandırılmaları gerektiğini mi öğretti? Eğer kadın erkeğe itaat ederse erkek daha özgüveni yüksek olur yoksa hiçbir hükmün kalmaz diyerek değersizlik duygusu mu aşıladı veya sevgiyi şarta mı bağladı? Ağladığında şefkatle sarıldı mı? Adaletli davrandı mı? Bir insan hayatının her seyin üzerinde olduğunu öğretti mi? Bir kız evladını erkeğe yaptığı hizmete göre değerledirip, değer vererek, erkek evladına da bu duyguyu aşılayan bir anne miydi?
Peki toplumun hiç sorumluluğu yok mu? Aslında bilerek veya bilmeyerek sessizce yagılamıyorlar mı? Baskı yapmıyorlar mı? Eşine hakkını soran bir kadının kocasına “Bir kadına lafın geçmiyor bize mi laf konuşuyorsun” gibi söylemlerde bulunarak canilerin değersizlik duygularına destek vermiyorlar mı? Peki sosyal etkiler... Mafya filmlerinde rol model gösterilen afili gençler ve onlara aşık edilen kızlar ve o kızların hayatlarını ablukaya alan bir eve kapatan ama bunu aşktan yaptığını söyleyen, kadınların kendilerine sahip çıkmasını değil de bir mafyanın sevgisine ve ilgisine muhtaç bırakıldığı, değersizleştirildiği sahneler; sözüm ona entellektüel sanatçıların oynadığı karakterlerle şenlenen bir türlü bitmeyen diziler, örnek insanların uslupları; sen, ben, hepimiz sebep olmuyor muyuz? Öldürenlerin kendilerini saygıya değer görmeme, değersizlik hissetmelerine sebep olanlar, kadınların dizilerde her türlü şiddete rağmen erkeklere gösterdikleri sabır ve onlar tarafından korkutulma ve çaresiz gösterildikleri sahneler... Farkında mıyız? Artık her yerde öfke dolu insanlar ve öfkeden korkanlar var.
Ne zaman ki insani duygularımızı geri çağıracağız; merhameti, şefkati, hayatımıza dahil edeceğiz, çocuklara gerçek gücün önce insan olmakla elde edilebileceğini, herkesin farklı karakterlerde olabileceğini, farklı düşünebileceğini, asıl gücün karşımızdaki insanı anlayabilmek, gerektiğinde vazgeçebilmek olduğunu, kabullenmeyi öğretebilirsek ve tercih edilmemenin bizim değerimizle ilgili olmadığını idrak ettirebilirsek belki bu haberlerle karşılaşmayız.
Toplumun mahalle baskısının kişiler üzerindeki etkisini, ilgililerin gerek seminerlerle gerek sosyal rehberlik hizmetleriyle gidermesi gerekir. Gerekirse aile olma şartları olmalı. Belki psikolojik ehliyet verilmeli belki zaman zaman toplum psikolojik testlerden geçirilip rehabilitasyon merkezleri kurulmalı. Yani bir sey olduktan sonra cezalandırmaktan ziyade olmaması için daha çok çaba sarfedilmeli, Ancak yüksek bilinçli bireyler ve onların oluşturdukları toplum medeni bir dünya yaratabilir.
Kadınlar ölmesin, öldürülmesin.