Masumiyet ülkesinin yalnızlık sapağındayım, dedi. Kalbinin boşluğunda köpüren zamanın güz dallarına asılı durduğunu onun gölgesini görünce hatırladı. Durdu, sessizce. Bir iki adım sonra aniden kalbinin boşluğunda hatırladığı bu gölgeyi de yanına aldı. Adeta koltuğunun altındaydı. Bir iki adım daha attı yalnızlık sapağından ayrılıyordu artık. Ya sadece koltuğunun altındaki o gölge, sırlı kokuların içinde gezdiği bir iklimse…