Leonardo da Vinci’nin Mona Lisa’sı

Leonardo'yu (1452-1519) insanlık tarihinde eşsiz kılan ayırıcı bir özelliği sadece bir sanatçı olması değil, aynı zamanda bir bilim insanı olmasıdır. Anatomi konusundaki incelemeleri en değerli bilimsel çalışmaları arasındadır.

Bunun yanı sıra bisiklet, uçak, helikopter ve paraşütün yaratıcılarından sayılan Da Vinci, haritalardan, makine ve silahlara, dalgıç giysilerinden, maskeli balo kostümlerine kadar pek çok şey tasarlamıştır. Buna karşın Leonardo’nun günümüze kalan resimlerin sayısı sadece 17'dir ve bunların birçoğu bitmemiştir. Pek çok kopyası yapılan Leonardo Da Vinci sanat eserleri,  bugün farklı yerlerde sergilenmeye devam etmektedir.

En tanınmış yapıtları Vitruvius Adamı (1490-1492), Son Akşam Yemeği (1495-1497) ve Mona Lisa (1503-1507)dır.

Leonardo Da Vinci'nin en bilinen eseri olan “Mona Lisa”, Francesco del Giocondo'nun siparişi üzerine eşi Lisa del Giocondo'nun, bilinen adıyla Mona Lisa'nın portresi olarak, sipariş üzerine yapılmış bir eserdir.

Mona Lisa del Giocondo, Gherardini ailesine mensup birisiydi, ipek ve kumaş tüccarı Francesco del Giocondo'nun karısıydı. Giocondo'nun ikinci oğlu Andrea'nın doğumu anısına, tablonun yapıldığı tahmin edilmektedir.

Mona Lisa veya La Gioconda, 1479-1542 yıllarında yaşamıştır.

Mona Lisa, “benim kadınım Lisa” anlamına gelmektedir. Orijinal tablonun boyutları 77×53 cm. Mona Lisa tablosunun başka bir adı daha var: La Gioconda ya da La Joconde. Sfumato tekniği kullanılarak yapılan bu eser,  Mona Lisa'ya o ünlü belirsizliği vermiş ve her bakıldığında yüz ifadesi değişiyormuş gibi bir algıya neden olmuştur. Sfumato tekniği tonların birbiri içinde eritilmesiyle yumuşak etki yaratmayı amaçlayan bir boyama tekniği olup İtalyancada duman, puslu anlamına gelir. Da Vinci, bu tekniği Mona Lisa'nın gözlerine ve ağız kısmına uygulamıştır.

 

Çoğu kişiye Mona Lisa'nın neyinin ayırt edici olduğunu sorarsanız size figürün muammalı bakışı ve her şeyin üstünde, "esrarengiz" tebessümü diyecektirler. Nat King Cole, 1950'de bir numaraya çıkmış şarkısında, "Bir aşığı cezbetmek için mi bu tebessüm, Mona Lisa? Yoksa kırık bir kalbi böyle mi saklıyorsun?" sözleriyle şarkısına can vermiştir. Mona Lisa'nın tebessümü hafif, yüzündeki anlamı okumak da gerçekten zor ama bütün bunlar Mona Lisa'ya özgü değildir. Leonardo, tıpkı Ginevra de' Benci ve pek çok bakire ile azizede olduğu gibi diğer kadınları da muammalı bakışlarla çizmişti.

Leonardo Da Vinci Mona Lisa tablosu için çalışmalarına 1503 senesinde başlamıştı. Eserin tamamlanma süresi ise 3-4 yıl kadar sürdüğü ve bu yapıtı Da Vinci seyahat ettiği her yere götürdüğü söylenir.

Ayrıca, 16. yüzyılda yapılmış bir yağlı boya portresi olma özelliğini de taşımaktadır. Bazı iddialara göre Fransız imparatoru I. Napolyon, 1800 yılından başlayarak yaklaşık dört yıl boyunca Mona Lisa'yı Tuileries Sarayı'ndaki yatak odasında asılı tuttu. Resme olan hayranlığının, aslında Lisa Gherardini'nin soyundan gelen Teresa Guadagni adında güzel bir İtalyan kadına olan sevgisinden kaynaklandığı söyleniyor.

1506 yılında Leonardo Milano'ya döndü, oradaki bilimsel araştırmalar onu sanat yapmaktan daha fazla ilgilendiriyordu. 7 yıl sonra, Papa X. Paul'un daveti üzerine Roma'ya taşındı ama ressam meslektaşları Michelangelo ve Raffello ile rekabete girmek istemiyor gibiydi. Böylece 1516'da İtalya'dan ayrılarak, Fransa'da 1. Francis'in yanında "kral ressamı" oldu, ancak burda çok az resim yaptı. Mona Lisa tablosu, Leonardo da Vinci'nin ölümünden sonra Fransa Kralı II. François tarafından satın alındı ve Fransa Kralı'nın kişisel koleksiyonuna eklendi. Daha sonra tablo, Fransa'nın Louvre Müzesi'ne bağışlandı ve bugün hala müzede sergilenmektedir.

Mona Lisa’nın kaşsız tasviri, Rönesans döneminin sanatsal anlayışını yansıtır. Uzmanlara göre, "Mona Lisa"nın özenle biçimlendirilmiş yüzü, Leonardo'nun resminin ayrıntılarını ustaca ele aldığını gösteriyor. Kasları, kemikleri ve bir bütün olarak insan anatomisini mükemmel bir biçimde ortaya koyuyor. Bu dönemde estetik güzellik, yüz hatlarının net ve temiz bir şekilde ifade edilmesiyle ilişkilendirilirdi. Dolayısıyla, tablodaki yüz ifadesi ve mimikler, kaşların detaylı çizimine gerek duyulmadan ifade edilmeye çalışılmış olabilir. Evet, tabloya baktığınızda, Mona Lisa'nın kaş ve kirpiklerinin olmadığını ilk bakışta fark ediyorsunuz, bu konu hakkında da oldukça fazla görüş ve rivayet bulunuyor. Bunlardan biri tablonun yapıldığı Rönesans döneminde, “kadınların kaşlarını tamamen almasının” bir moda olması olabilir, bir başka ihtimal de Leonardo’nun sanatsal tercihlerine veya kadının gizemli ve etkileyici görünümünü vurgulamak için bilinçli bir seçime dayanıyor olabilir.

"Mona Lisa" tablosundaki kadının gülümsediği veya tebessüm ettiği düşünülmektedir, ancak gülümsediği veya tebessüm ettiği açıkça görülememektedir. Tablo, kadının yüz ifadesiyle ilgili birçok yorumu tetiklemiştir. Bazıları, kadının gizemli bir gülümsemeyle tebessüm ettiğini düşünürken, diğerleri ifadesinin daha nötr veya belirsiz olduğunu düşünür. "Mona Lisa" tablosunun gizemli doğası ve kadının ifadesi üzerine yapılan yorumlar, yüzyıllardır sanat tarihçileri ve izleyiciler arasında tartışılmaktadır. Dolayısıyla, Mona Lisa'nın gülüp gülmediği tam olarak net değildir ve bu, tablonun gizemini ve ilgisini artıran unsurlardan biridir.

"Mona Lisa" tablosunun arka planındaki manzara ve yapılar, İtalya'nın Toskana bölgesindeki peyzajı temsil eder. Kimileri manzaranın, bu tablonun gizemini arttırdığını ve kadının durduğu yerin belirsizliğini vurguladığını düşünürken kimileri de kadının statüsünü veya zenginliğini yansıttığını düşünür.

Çağdaş doktorlar ise, gözlerini Mona Lisa'da resmedilmiş kadının sağlığına diktiler. Sadece resme dayanarak ona, tiroid bezesinin büyümesi, strabismus (şaşı göz), yüz felci, bruksizm (diş gıcır­datmayı alışkanlık haline getirmek) ve korkutucu bir şekilde, "yüz kaslarının asimetrik hipofonksiyonu" teşhisleri kondu. Tebessüm edebilmesi bile bir mucize sayılmıştı. Ancak bu tür teşhisler ve yorumlar, bilimsel bir temele dayanmaz ve spekülasyon olmaktan öteye gidemez.

Tablo günümüzde şu şekilde korunur:

Güvenlik: Tablo, güvenlik kameraları, hareket sensörleri ve diğer güvenlik ekipmanlarıyla korunur. Ayrıca, tabloyu korumak için özel güvenlik görevlileri bulunmaktadır.

Koruyucu cam: Tablonun önünde, tabloyu fiziksel hasarlardan korumak için özel bir koruyucu cam bulunur.

Özel montaj: Tablo, özel olarak tasarlanmış bir montaj sistemi kullanılarak sergilenir. Bu sistem, tablonun güvenli bir şekilde asılmasını ve taşınmasını sağlar.

"Mona Lisa" tablosu, 21 Ağustos 1911'de Louvre Müzesi'nden çalındı. Hırsızlık, İtalyan marangoz Vincenzo Peruggia tarafından gerçekleştirildi. Peruggia, tabloyu Louvre'den çalarak İtalya'ya götürdü ve 2 yıl boyunca sakladı. Peruggia, tabloyu İtalya'ya geri götürmek amacıyla, Leonardo da Vinci'nin İtalyan olduğunu ve tablonun "orijinal" yeri olan İtalya'ya geri döndürmek istediğini iddia ederek hırsızlık eylemini savundu. Ancak, Peruggia'nın asıl amacı tabloyu satarak para kazanmaktı. Peruggia, 1913 yılında tabloyu Floransa'da bir antika satıcısına satmaya çalışırken yakalandı ve tablo Louvre Müzesi'ne geri götürüldü. Hırsızlık, "Mona Lisa" tablosunun dünya çapında tanınmasına ve popülerliğine katkıda bulundu.

Da Vinci’nin, 2 Mayıs 1519 yılında vefatı ile vasiyeti olan Saint-Florentin Kilisesi'ne defnedilmiştir. Fakat sonrasında 18. yüzyıl Fransız İhtilali ile kilise yıkılmıştır. 1863 yılında ise Leonardo Da Vinci’nin kemiklerinin bulunması ile şimdiki mezar yeri olan Fransa’da d’Amboise Şatosu’nun bahçesindeki Saint-Hubert Şapeli’ne taşınmıştır.

Kendisine ait olan bilimsel ve teknik çalışmaların büyük bir kısmı ölümünden sonra yayımlanmıştır.

Ayrıca 21. yüzyılda, Leonardo’nun yaşamı ve eserleri, popüler kültürde büyük bir ilgi görmeye başlamıştır. Özellikle Dan Brown'ın "Da Vinci Şifresi" adlı romanının ve bu romandan uyarlanan filmin başarısı, Leonardo'nun adını dünya çapında daha da tanınır hale getirmiştir.


İlginizi Çekebilir

Her Şeye Yeniden

Serap GÜNAYDIN

Kırma Noktası

Tunahan ALAFTEKİN

Kal

Eren COŞKUN