Nerede Kalmıştık
Uzun bir aradan sonra çok sevdiğim koltuğumdayım yine. Ne çok özlemişim odamı, manzaramı, bu yerin ahengini. Oysa uzak kaldigim süre içinde pek anımsamamıştım bu odayı. Şimdi görünce hissetiyorum ne kadar özlediğimi bu kokuyu, bu atmosferi, bu sıcaklığı.
Neredeyse beş yıl olmuş Londra'ya okumaya gideli. İnsan ne hayeller kuruyor her yeni başlayan macerası için. Başında hep sonunu düşünerek çıkıyor yola yaptığı işin. Ama unuttuğu en önemli şey, bu süreçte yaşayacağı gerçekleri hesaba katmaması bence. İşte ona hayat diyorlar sanırım, hedefin içinde doğan gerçekler!
Aslında hepsi bir süreç. Başlangıç, yolda yaşadıklarımız, gelmek istediğimiz yer ve sonunda geldiğimiz yer.
Kısacası yola çıkarken dünyanın böyle bir sürece gireceğini düşünmemiştim. Neyse şu kahvemden bir yudum daha alayım. Ne diyordum düşünmemiştim.
Burada olmak iyi hissettiriyor bana. Ait olmak gibi bir şey. Aşinalik belki de. Mavi ile yeşilin dansı, denizle deryanın aşkı gibi....
Yine yeni bir hayatın başladığının farkındayım. Bir o kadar sonunu hesapladığımın da. Ama artık asıl merak ettiğim bu süreçte yaşayacaklarım.
Seviyorum bu şehri, bu havayı, bu coğrafyayı; ait olmak güzel.
Ne diyor şair: Yok öyle umutları yitirip karanlıkta savrulmak, unutma aynı gökyüzü altında bir direniştir yaşamak…
Öyle olsun bence de! Nerede kalmıştık o zaman 😊