Pazartesi

Güneş yüzünü henüz göstermemiş etraf zifiri karanlık ve bir o kadar soğuktu tıpkı insanlar gibi. Hepsi olmasa da bir kısmı için en azından bu şekilde. İnsan hayatında öyle anlar ve anılar vardır ki insanın içini ısıtır tıpkı bu soğuk ve kasvetli havayı dağıtan demli bir çay gibi. Benim için pazartesiler ve diğer günler hep aynıdır çünkü her uyandığında o sıcak çay kokusu ile uyanır, bir bardak içer işime öyle giderdim. Bazen uyuya kalırdı. Beni uyandıramadığını söylerdi. Ben ise kapıyı çarpar öyle giderdim. Eve geldiğimde ise uyanamadığına çok üzüldüğünden bahsederdi ben ise mağrur bir şekilde bir daha olmasın pişkinliğiyle cevap verirdim. Bizim evde saat kurma alışkanlığı hiç yoktur. Her şeye o koşturur yetmezmiş gibi bir de benim gibi kendimi bilmez biri ile uğraşır ancak hiç neden böyle yapıyorsun demezdi. Onun kalbini kırdığımı hiç düşünmez hayatım hep bu şekilde sürüp gider sanırdım. Oysaki saniyeler dakikaları, saatler günleri, zaman ise amansız bir şekilde ilerleyip gidiyordu farkında olmadan. Onu bir kez daha gözlerim görür mü bilmem en azından bu dünyada göremeyeceğim artık. Pişmanlığım ona gerçekten seni seviyorum diyememekti. İnsan hayatı keşkelerle doludur benim için en azından hep böyle oldu. Pazartesileri de diğer günlerden farksız artık. Onun gidişiyle o sıcak çayı kimsenin elinden içemedim o soğuk havalar da kimse onun gibi içimi ısıtamadı ısıtamayacak da.


İlginizi Çekebilir

Sobanın Külleri

Tahircan GÜRSOY

Gül Dedin Bana

Hatice İBİŞ

Pencere

Nurşah ERDEM