Şekerli mi Şekersiz mi?
İnanılmaz bir akım aldı başını gidiyor. Yurdun dört bir yanını periler sarmış. Şekersiz çay içme perileri… İnsanlar garip bir şekilde çaylarına şeker atmayı bırakıyor. Belki de yeni bir akımdı bu. Herkes birbirinden etkileniyor ve o minik şekeri çaylarına atmıyorlar. Bir özentilikten mi ibaret, yoksa sağlıklarına düşkünlükten mi, belli değil. Aslında garip olan şekerli ya da şekersiz içmek değil, bütün ihalenin çayın üzerine kalması.
Çayını, 6 şeker atmadan içmeyen Cansu, şekersiz çaya alışınca, arkadaş ve aile ortamında, elit kişiliğini ortaya koyarak; “Nasıl şekerli içiyorsunuz anlamıyorum, bal gibi olmuyor mu?” diyerek farklı görünmenin cazibesiyle kasılıyordu. Asıl mesele farklı olmanın verdiği dayanılmaz hafiflikti. Şekerse sadece figürandı. Perşembe akşamı, Cansu’nun yakınları evlerine misafirliğe gelmişti. Ana yemekler yendikten sonra, muhabbetin koyulaşmasına nazaran çaylar ikram edildi. Herkes bir konudan diğerine geçiyor, çay kaşıklarının tıkırtısı senfoniyi tamamlıyordu. Yine son zamanların o meşhur konusu gündeme geliverdi. Amcalardan biri:
-Nasıl şekersiz içiyorsunuz. dedi. Diğeri:
- Yaa bacım şekersiz çay mı olurmuş, diye homurdandı.
Cansu’nun halası “Niye olmasın canım, tercih meselesi. Ben şekersiz içiyorum.”
Büyük dayı lafa atıldı:
- Valla öyle deme birader, şekeri azaltayım dedim, yeminle hafifledim bak. Kan sonuçlarımda fena değil haa, eskisinden iyi.
Cansu, saçlarını savurarak çayını yudumlarken bir fikir geldi aklına.
-Dayılar, teyzeler, halalar… Bir dakika, dedi gülerek.
-Hadi ben bunu sosyal medyada anket yapayım. Bakalım oy çokluğuyla kim kazanacak!
Olay “Soğanlı menemen mi soğansız menemen mi ?” tartışmasına dönmeye az kalmıştı.
Aslında bazı şeyler sadece tercih meselesiydi. Hepsi bu…
Cansu, 10 dakika sonra, yüzü şaşırmış ve bayık bir ifadeyle anket sonucunu söyledi:
-Nasıl ya of! Şekerli de şekersiz de yüzde elli.
Hiç oralı değilmiş gibi esneyerek:
-Aman, size soranda kabahat!
Ortalık bir anda sohbet bitmişçesine duruldu. Bazıları halının desenlerinde felsefe bile aramaya başlamıştı.
Cansu’nun annesi Nimet Hanım ayağa kalkarak, misafirlerin sessizliğini bozacak tatlı ve muzip bir soru sordu
-Kahvelerinizi nasıl içersiniz?