Sis: Varoluşsal Bir İnceleme
Miguel de Unamuno, İspanyol yazınına edebi ve felsefi boyutta damgasını vurmuş eğitimci, şair, denemeci, felsefeci ve romancıdır.
Dogmatik düşünceye, özellikle faşizme karşı savaşmış ve bu uğurda sürgüne gönderilmiş, ev hapsine mahkûm edilmiştir.
1914’te, Unamuno’nun “Nivola” adıyla karakterize ettiği kilit eseri olan Niebla (Sis) romanını yayımlar. Bu eserinde insanın varoluş amacını, duygularını, sonsuzluk isteğini sorgulamaktadır.
Gelenekçi anlatımı reddeden bir romandır. Unamuno çok farklı bir teknikle yazmış bu kitabı. Karaktere ön söz yazdırmak, bu ön sözü cevaplamak, ana karakterin yazar ile konuştuğu bölüm, kapanışın ise bir köpeğin ağzından yazılmış olması…
Ön söz ve ön sözün ardından Unamuno’nun Goti’ye cevaben yazdığı yazı kurgu ve gerçeklik arasındaki sınırın belirsizliğini ortaya koyar. İlerleyen bölümlerde yazarın bir karakter olarak hikâyeye dâhil oluşuyla gerçeklikten kurguya dönüşmesi kurgu ve gerçeklik arsındaki belirsizliğin yeniden gündeme gelmesini sağlar. Yani ilk defa sadece bir yazar kurguya müdahale etmekle kalmayıp kurmaca bir karakter de gerçek hayata müdahale etmiş, aramıza girmiştir. Romanın yazıldığı yılı düşünürse -1914- bu gerçekten de çok başarılı bir buluştur.
Sis, tüm hayatını annesinin otoritesi altında bulunmaktan memnun bir şekilde geçirmiş ve annesinin ölümünden sonra rehbersiz kalışının etkisiyle eylemleri için bireysel ilke ya da nedenler bulma arayışına girme gereği duymadan, rastlantısallıklar üzerine kurgulanmış bir hayat süren Augusto Perez’in kendi varoluşuna uyanma serüvenini anlatmaktadır.
Bu kitapta. Neyi görmek isterseniz onu göreceksiniz.
Karakterler ve çevresel faktörlerin hiç tasviri yok.
Gereksiz konulara girmemiş Unamuno.
Betimlemeden çok diyalog temelli olması nedeniyle okunması çok kolay.
Yazar birçok felsefi düşünceyi de kurguya incelikle işlemiş.
Bu ince kitapta işlenen konular oldukça fazla.
Sis bir karakter gelişimi romanıdır, Augusto varoluş arayışında birçok evreden geçer.
Unamuno’nun Sis aracılığıyla yapmaya çalıştığı şey, okuyucunun gerçeklikten şüphe etmesini sağlamaktır, nivola terimi ile dikkat çekmek istediği nokta göz önünde bulundurulursa, yaratılan her sözcük, bir şeyi adlandırarak ona bir gerçeklik vermek anlamına gelir. Bu da gerçekliğin kendisinin sözcükler aracılığıyla yaratılan bir kurgu olduğunu söylemekten ibaret değil midir?
Trajik olan da Unamuno’nun kurgusal bir yazar olarak kendi eserindeki bir karaktere dönüşmesinde olduğu gibi, aslında her bir insanın kendi yarattığı bir kurgunun hem yazarı hem de oyuncusu olduğunu fark etmeden ona boyun eğmesi ya da başkaldırmaya çalışmasıdır.