Yazı Yazmak Laboratuvarda Deney Yapmak Kadar Zordur
Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesi İmmünoloji Bölümünde doktora çalışmalarını tamamladıktan sonra Cold Spring Harbor Laboratuvarı’nda kendi araştırma laboratuvarını kurarak kanser hastalığı ile ilgili önemli çalışmalar yapan Dr. Semir Beyaz’la siz Eserekli Dergi okurları için keyifli bir söyleşi yaptık.
İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü mezunu olan Dr. Semir Beyaz lisans eğitiminde TÜBİTAK’ın araştırma projesi destek programında immünoloji alanında bilimsel araştırmalar yapmıştır. İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü ’de yaptığı çalışmalarla Ulusal İmmünoloji kongresinde “Genç Araştırmacı” ödülünü almıştır. Doktora çalışmalarının bir kısmını Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesinin Kanser ve Kan Hastalıkları merkezinde, kan hücreleri, kök hücreler ve epigenetik üzerine; diğer kısmını ise Massachusetts Teknoloji Enstitüsü Kanser Merkezinde beslenme, kök hücre ve kanser arasındaki ilişki üzerine yaptı. Dr. Semir Beyaz Cold Spring Harbor Laboratuvarı’nda kendi araştırma laboratuvarında kanser ve bağışıklık sistemi, kanser ve beslenme gibi alanlarda önemli çalışmalara devam ediyor.
Dr. Semir Beyaz bilim dünyasında yaptığı başarılı çalışmalarının yanında; edebiyata, felsefeye ve sanata ilgili, yazar ve şair bir bilim insanıdır.
Bize kendinizden bahseder misiniz? Bilim ve edebiyat yolculuğunuzu anlatabilir misiniz?
Hatay'ın Samandağ ilçesinde doğdum, edebiyata merakı yüksek olan bir ailenin içerisinde yetiştim. Edebiyat ile olan etkileşimim doğduğum yerin etkilerini taşıyor. Samandağ; sözlü edebiyat kültürünün farklı etnik kökenlerin hala yaşatıldığı bir yer olduğundan çocukluk dönemimden itibaren bende bir birikim ve merak oluştu. Edebi açıdan da bu durumu bir hayli içselleştirdiğimi düşünüyorum. Bu merak beni, hayatı ve doğayı anlamaya itti. Daha o zamanlarda, bunun ne kadar uzun bir yol olduğunu ve sorduğum sorulara cevap bulamama ihtimali olduğunun farkındaydım.
Lisenin ilk senesini Samandağ’da tamamladıktan sonra, radikal bir karar alarak ablamın öğretmen olarak atandığı Bartın’a giderek eğitim hayatıma orada devam ettim. İlk zamanlar kendimi başka bir gezegenden gelmiş gibi hissediyordum. O zamanlar da çokça aklıma takılan ve zaman zaman arkadaşlarıma şaka mahiyetinde sorduğum ama altında daha derin bir mana yatan ‘peki ama ben kimim?” sorusu ile beraber insanın potansiyelini araştırma eğilimim neticesinde bir yandan eğitim sürecime ve yeni hayatıma uyum sağlamaya çalışırken öte yandan hem edebiyat, hem bilim, hem de kendimi tanımak adına bir mücadeleye giriştim. Mesleki tercihimde bu arayışın bir sonucu. Bana “ne iş yapıyorsun” sorusu yöneltildiğinde herhangi bir iş yapmadığımı söylerim. Hala en büyük işimin kim olduğumu bulmak ve yaşadığımız bu hayatı, doğayı anlamak olduğunu söyleyebilirim.
Daha sonra Moleküler Biyoloji ve Genetik okumak için İzmir’e gittim. Varoluşsal çıkarımlar, şiirler ve yazmak bu dönemde de hayatımda vardı. Bilimsel makaleler ve laboratuvarda bilimsel keşif dönemine girince edebi bir şeyler karalamaya gerektiği kadar zaman ayıramadım. Yine de edebiyat kulübünde bulunup yazıyla olan bağımı koparmamaya gayret gösterdim. Bu gayretlerin sonucunda o dönemde sizin yaptığınız gibi online bir dergi çıkardık ve yazılarım yayınlandı. Sonrasında bilim yolunda ilerlemeye devam ettim. Lisans üçüncü sınıfta, bir proje kapsamında Harvard Üniversitesi ile çalıştım. Mezuniyetim sonucunda yeniden Amerika’ya dönüp Harvard’da araştırmalar yaptım. Doktoraya başlamamla beraber yazı yazmaya biraz ara verdim. Açıkçası bir yandan iyi bir yandan da kötü oldu benim için. Bilimin içerisinde kendini anlamak, ifade etmek, bilinmeyeni anlamak ile edebi bir hikaye oluşturmanın ayrı bir mücadele olduğunu fark ettim. Doktora sürecimde benim en çok gözümü açan noktada aslında buydu. “Yenilerek yinelendiğim” bir noktaydı. Bu süreçte kanser araştırmalarında bağışıklık, beslenmenin, yağ faktörlerinin nasıl rol oynadığına dair temel mekanistik buluşlar yaptım. Doktora serüvenimi de “kimsen onu kabul et” doğrultusunda bitirdim. Sonra New York'ta Cold Spring Harbor Laboratuvarı'nda kendi araştırma grubum içerisinde, edindiğim bu bakış açısıyla araştırmacılara katkı sağlamaya çalışıyorum.
Laboratuvardaki felsefem de “mış gibi yapmamak” üzerine. Sosyal medya maalesef “mış gibi yaparak” kendini ifade etme yolunu fazlasıyla meşrulaştırdı. Bilimde, edebiyatta, yaşamda “mış gibi yapmak çok tehlikeli sonuçlar oluşturur.
Yaşamda sizi güçlü hissettiren şeyler nelerdir?
Kendimi güçlü hissettiren en önemli şey farkındalık. Kendime ve algılayış şeklimle hayata karşı farkındalık. Küçücük bir ilçe olan Samandağ'da doğdum ve büyüdüm. Hayata karşı hep çok büyük hayallerim ve çok büyük sorularım vardı. Ancak elimde beni maddi olarak güçlü hissettirecek hiçbir şey yoktu. Yaşadığım yerin kültürel birikimi, annemin babamın hayattaki gerçek değerleri aşılaması bu farkındalığa ulaşmamı sağladı. Bu sayede güçlü ve zayıf yanlarımı biliyorum. Farkındalıkla insanın en büyük gücü olan akıl birleşince hayatta ulaşamayacağı hiçbir şey olamaz. Ben Robert kolejinde okumadım Harvard’a gitmeden önce Samandağ Yüksel ACUN ve Bartın Davut FIRINCIOĞLU Anadolu Liselerinde okudum. Ne istediğimi bilerek kendimi gerçekleştirme çabası içindeyim. Farkındalıkla, emekle, akılcılıkla, cesaretle hedef ve hayallerimin peşinden gidiyorum. Yılmadan, bıkmadan usanmadan bazen günde on sekiz yirmi saat çalışarak.
Dergimiz için bir yazınızı bizimle paylaşır mısınız?
Yıllar önce yazmaya başladığım bir şiiri sizler için tamamladım. Şiir yazmak yazı yazmak kolay değil, hatta bazen laboratuvarda deney yapmaktan daha zor. Şiir yazmakla bir makale yazmak aynı eforu gerektiriyor. Bilimsel bir buluş yapmak yıllar aldığı gibi bir şiir bir hikaye yazmakta on yıllar alır. Tıpkı on beş yirmi sene önce satırlara düşen bir imgeden Eserekli Dergi için yazdığım şiir gibi.
Gün bitti...
Yeşil sarı bir akşamüstüne düştü keder.
Yazamadığım her şiir
Senin adınla başlarken
Kor bir ateş kalbimde
Uçar, gider
Karanlığı yırtan bir ateş böceği
Bir akşamüstü yeşil sarı yanar.
Yüzün düşer aklıma, ışık olur
Hüzün kalmaz geceye bakakalırım
Gözlerin yıldız olur!
Dr. Semir BEYAZ
Eserekli Dergi ailesi olarak yoğun çalışma temponuz içinde bize zaman ayırdığınız için çok teşekkür ederiz. Bilimsel araştırmalarınızda başarılar dileriz.