Zeytin Ağacıyım Ben
Zeytin ağacıyım ben, dünya üzerinde yetişen en eski ağaç olduğum söylenir. Bütün kutsal kitaplarda ve efsanelerde yerim vardır. Eski uygarlıklara bir göz gezdirirseniz hemen hemen hepsinin benimle bir hikâyesine rastlarsınız. Örneğin, eski Yunan’da yaşamıma son vermenin veya beni yerimden sökmenin cezası ölümdü. Olimpiyat oyunlarında zaferin, başarının tacıydı, yeşil dallarım.
Romalılar için de önemli ve kutsaldım. Tanrı soyundan geldiğine ve Roma’yı kurduğuna inanılan Romaus ve Romus kardeşlerin benim gövdemin yanında, yapraklarımın ve dallarımın gölgesinde doğduğuna inanılır, hatta ünlü yazar Columella, ağaçların ilki olduğumu söyler.
Hz. Nuh, tufanın bitip bitmediğini anlamak için aşağıya gönderdiği beyaz güvercinin ağzında yeşil zeytin dalıyla döndüğünü görünce yeryüzünde tufanın bittiğini, Tanrı’nın artık barış sağladığını ve yaşamın devam ettiğini anlar. Böylece ağzında yeşil dallarım olan beyaz güvercin barışın ve yaşamın sembolü olmuştur.
Hz. Davut, doğru insanı bana benzetir, zeytinyağı aynı zaman vaftiz yağıdır. Tevrat’ta nasıl hazırlandığı anlatılmaktadır. Kuran-ı Kerim’de de yer almışım mübarekliğimden söz edilmiş ve onurlandırılmışım. İslamiyet’te önemli bir yer vermişler ve kutsal gösterilmişimdir.
İnsanlık bana, diyebilirim ki var oluştan beri gerçekten çok değer vermiş, bununla gurur duymaktayım. Ben de delicelerimi dağlara tepelere bazen insanlığın bile ulaşamadığı doruklara gönderiyorum, hele biraz ilgi görüp ıslah edilirsem, sonsuz sağlık bereket sunarım. Bir de şöyle bir gerçeğim var, yaz kış gümüşi yeşil yapraklarımı koruduğum ve uzun yıllar yaşadığım için ölümsüz ağaç olarak anılmış ve sevilmişim. İnsanlığa, direncimle, dayanıklılığımla, verdiğim sayısız hizmetimle şiirlere öykülere konu olmuş sanatçılara ilham vermişim.