Bulutların Üstünde Yolculuk Yapan Adam
Bulutlar üstünde yolculuk yapan adam,
Seviyor muydun onu, söyle bana madam.
Aramızdaki mesafe 15.000 mil
Anlaşılamadıysa anlatayım madem
Yürümekle aşılmaz bu yol
Zira tabiri caizse söz konusu resmiyet 15 milyon yıl
Bir Deli Bayramında esen rüzgarla,
Hayatından savrulup gitmekti niyetim.
Oysaki bir kasırgaya maruz kalmış masum kalbim.
Gömlek yırtılmış, şapka savrulmuş,
Boynumdaki saatli kolye kaybolmuş…
Yine tutamamışım zamanı
Hayatım tekerrürden ibaretti, sen biliyorsun zaten bunları
Yan yana gelemezdik biz!
Makasın iki ayrı başı birleştiğinde
Sadece kesmeye yaraması gibi,
Ancak kanatır ve sadece yaralardık
Kabul. Aramıza ayrılığı ben koydum.
Senin hülyaların,
Kıyıya vuran mor dalgalar, gün batımında seyrüsefer,
Babil’in asma bahçeleri, billurdan akan nehirler…
Görüyorsun ya, benim gerçeğimle yüzleşmeye gücün yetmez.
‘Sen bu satırları okurken ben’, diye mektup yazmamak için
Mektup da kalmadı ya artık, anla işte.
Sen gitmezsin, gidemezsin diye,
Ben hezeyanlarımı koydum cebime
Fersah fersah…
Gitmekse gitmek, öyle böyle değil.
Olur ya özlem girerse araya
Kaldır başını bak bana.
Belki gri bulutlarım döner beyaza
Nihayetinde sana verebileceğim tek umut parçası da bu aslında.