Dünya İle Aramda
dökülüyorum birer birer saç tellerim gibi.
dünyanın eşiğinden süzülemiyor güneşim
ve şaşakalıyorum öylece.
hangi kapıya gitsem duvar.
hangi yola girsem,
sırtımda bir yol daha var.
karşımda bir ayna, içimde yorgun bir yüz
anne
dünya ile aramda
dürüst aynalar var.
burgu burgu içimde birikirken hüsranlar
yüzümde eğretidir attığım kahkahalar.
önümde yüzlerce yüz yüzlerce bulmaca
çözmek ömür alır
ömrümden çok insan var.
kime yüzümü dönsem, yabancı bir hikaye
tanıdıkça artıyor
büyüyor yabancılıklar…
uzaklaşıyorum kendimden, kendi hikayemden
ve bakakalıyorum öylece.
kendi hikayemde bile sayısız bulmaca var
anne
dünya ile aramda
bu konuşan bulmacalar.
gittiğim her yere taşıdığım tek duygu:
“ait olamıyorum”, dünya kalbimde bir sorgu.
ne kadar üretsem de durmuyor tükenişim.
başarısız bir girişim, gitmeye yeltenişim
nereye doğru dönsem, beni sarar gökyüzü?
gökyüzü hangi yönde?
sorakalıyorum öylece.
oturduğum her evde,
pencerelerim duvar
ve ellerimi uzatsam, ellerim betona çarpar.
dünyalık tüm hırslar gökle aramda perde,
gökle aramda perde, ışıldayan binalar.
anne,
ben sevemedim
kalbimde sonsuz kırıklar.
saramadım dünyayı.
önümde çok engel var.