Gelecekteki Ben’e

Alıcı Sevgi Doğan

Mektup gönderim tarihi 15 Şubat 2008

 

Kendini işine o kadar çok kaptırmıştı ki birkaç gündür masasında duran mektubu yeni fark ediyor gibiydi. Seneler öncesinden gelen bir mektup. Birisinin kendisine şaka yaptığını düşünerek mektubu açtı.

 

Merhaba

Bugün 14 Şubat 2008. Zaman zaman bulutlar güneşi gizlese de genel olarak hava güzel. Ruh halim için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Deve kuşu gibi kafamı toprağa gömmek istiyorum.

Genç kıza cümleler tanıdık gelse de neden tanıdık geldiğini bir türlü hatırlayamadı.

Ben bugün cesaretimi toplayıp Mete’ye itiraf ettim. Düşünebiliyor musun? Ben ona itiraf ettim. Kendimi bazen anlamıyorum. Üniversite sınavının olduğu sene neden itiraf ettim? Hadi itiraf ettim cevabı beklemeden kaçmam neydi? Şu anda ne düşündüğünü o kadar merak ediyorum ki. Ama sen cevabı biliyorsun değil mi?

Şaşırdı. Bunlar onun cümleleriydi.16 sene önce yazılan. İnsan böyle bir şeyi yazdığını unutabilir miydi?

Lafı çok uzattım biliyorum. İnsanın en iyi dostu kendisi değil midir? Bu yüzden seninle paylaşıyorum ama bu mektubu yazmamın asıl sebebi bu değil. Bir rüya gördüm. Hayatımdaki tüm renkleri yok ettiğim, mutsuz olduğum bir rüya. İşin kötü tarafı mutsuz olduğumu kabul etmiyorum bir türlü. Dışardan fırtınalara göğüs geren bir ağaç gibi görünsem de içimdeki ağaçların tüm dalları kırık. Kendimi bulmaya ihtiyacım var. Bu mektup fikri oradan ortaya çıktı.

Şu anda neler yapıyorsun, yaşadığın yer nasıl? Kendine ait küçük bahçeli evinin olmasını hayal ederdin. Bahçenin her köşesine farklı mevsimlerde yetişen çiçekler ekecek, bahçende yıl boyunca açan çiçekler renklere boyayacaktı küçük dünyanı. Belki kendine ait bir eve sahip olmak şu an zor olabilir ama evinin bir köşesinde o çiçekleri taşıyorsun değil mi?

Gözleri köşede sulanmayı bekleyen küçük kaktüse gitti. Onu da kendisi almamıştı.

Kitapları okumayı çok severdin. Bir kitap köşesi oluşturup orada çayını yudumlarken kitaplarını okuyacak yeni dünyalar keşfedecektin. Gezmek istediğin o yerlerden oluşturduğun fotoğraf koleksiyonun hazırdır herhalde. Vaktim yok deme sakın. Biliyorum iş hayatı koşuşturmaca zor olacak. Bir düşün hayat ne zaman kolay oldu ki?

Hep kitap yazmanın hayalini kurardın. Kafanda tasarladığın o dünyaları başkalarının da sevip sevmeyeceğini merak eder bir gün bunu mutlaka öğreneceğim derdin. Merakını giderdin mi? Kafanda tasarladığın o dünyayı başkaları da sevdi mi?

Eline en son ne zaman kalemi aldığını hatırlamıyordu bile. Yazmayı geç kitap okumayı bile bırakalı çok olmuştu.

Sebebini tanımlayamadığın bir korku sarardı geleceği her düşündüğünde. Umarım tanımlayamadığın o korku peşini bırakmış ve hiçbir zaman bir isim almamıştır. Hayallerinin peşinden koşarken düşmekten korkar insan. Eğer düşmeseydin tekrar ayağa kalkmanın verdiği o hissi bilebilir miydin? Düş. Bırak dizlerin kanasın. Her düştüğünde kalk olur mu? Sakın yerde kalma.

Benden daha fazla engelle karşılaştığına eminim. Ayağına takılan küçük çakıl taşlarının yerini tırmanman gereken büyük kayalar almıştır. Cesaretini kaybetmene gerek yok tırmanmakta hep iyiydin.

Son olarak insan olmaktan vazgeçme. Canın yandığında ağla, iyi değilsen iyi değilim de, yardıma ihtiyacın varsa yardım istemekten çekinme. Omuzlar yük taşımak için değildir, taşımayacağın yükleri at gitsin.

Yazmak ile yaşamak farklıdır biliyorum. Sana söz veriyorum hayatını kolaylaştırmak ve mutlu olman için elimden geleni yapacağım. Sende yap. Sakın vazgeçme ve kim olmak istediğini unutma. Kendine çok ama çok iyi bak.

Aslında mektubu bu cümle ile bitirecektim ama şu an çok merak ettiğim bir şey var. Mete itirafıma ne cevap verdi?

Genç kız mektubu bitirdiğinde üzerine gözyaşı damladı. Eli şaşkınlıkla gözlerine gitti. En son ne zaman ağladığını hatırlamıyordu bile. Şimdi ise hıçkıra hıçkıra ağlamak istiyordu. Mektubu da yanına alıp hızla evden çıktı. Evinin önüne geldiğinde tereddüt etmeden kapıyı çaldı. Bir şey söylemesine fırsat vermeden ona sıkıca sarıldı.

“Sevgi ne oldu sana? İyi misin?”

“Özür dilerim Mete. Sana hep yalan söyledim. İyiyim dediğimde aslında hiç iyi değildim. Yaptığım işi seviyorum dedim ama işin aslı ben her gün ne yapıyorum diye kendimi sorguluyorum. Tek mutlu olduğum anlar seninle geçirdiğim anlardı, seni mutsuzluğuma bulaştırmamak için sana ihtiyacım yokmuş gibi davranıp seni kendimden uzaklaştırdım. Seni eskisi gibi sevmediğimi söylerken de yalan söylüyordum.

Genç kız uzaklaşıp kendisini mutlu eden kişiye baktı. Genç kızın gözyaşlarını silerek “Biliyorum. “dedi. Başka bir şey söylemesine gerek yoktu. Ona o kadar sıkı sarıldı ki kendisini uzun zamandan sonra ilk defa mutlu ve güçlü hissediyordu.

-----

Gelecekten geçmişteki Ben’e :

Yazdığın mektubu aldım. Her soruna cevap verebilmek için zaman istiyorum senden En merak ettiğin soruyu cevaplayabilirim. Mete artık benim nişanlım. Hep çabaladığın ve hiç vazgeçmediğin için çok teşekkür ederim.

Sana söz veriyorum hiçbir zaman vazgeçmeyeceğim. İkinci kez yazdığımda tüm soruların cevaplanmış olacak. Sen de kendine çok iyi bak.

 


İlginizi Çekebilir

Lisan-ı Iztırar

Tuğba BEYCA

Gelinciğe Mektuplar

Deniz ÖZBAY