Kıssadan Hisse

Sakin bir yürüyüş günü… Hava sıcak, yaz vakti. O kadar güzel bir hava vardı ki güzel bir güneşin altında, tertemiz havanın oksijenini derin derin içime çekerek gayet güzel bir şekilde yürüyordum. Havayı fırsat bilerek fazla yürümüş, biraz da terlemiştim. Yol üstündeki parkta biraz soluklanayım dedim ve bir banka oturduğum gibi ağaçların arasında koşuşturan çocukları seyre daldım. Ellerinde topları güle güle, koşa oynaya eğleniyorlardı. Bu sırada oynadıkları top yere yakın bir ağacın dallarının arasına girmiş, asılı kalmıştı. Çocuklardan bir tanesi ağacın yere eğilmiş dallarını kırarak onları koparıp topa doğru attığını gördüm. Aynı anda bir diğer çocuk da dallara asılarak, topa doğru çıkmaya çalışıyordu. Küçüklüğüm geldi gözümün önüne. Bir oyun uğruna yapmayacağı şey yoktu çocukların. Daldığım düşüncelerden kendimi geri çektiğimde ağaca tırmanmaya çalışan çocuğun düştüğünü fark ettim. Bir anda kendini yerde buldu çocuk. Ani bir hareketle yerimden kalkıp çocuklara yardım etmek için koşarak yanlarına gittim. Yere düşen çocuğu ayağa kaldırırken bir yerinin acıyıp acımadığını sordum. “Yok amca bir şeyim yok bir yerim acımadı” deyince: “Bakın çocuklar sizlere bir şeyler anlatmak istiyorum” dedim. “Peki buyur amca” dediler. Bak evladım sen yere düşünce nasıl kolun muhakkak ki biraz olsun acımıştır, senin nasıl canın varsa bu ağacın da canı var o da canlı bir varlık, demin arkadaşın o daldan bir tanesini kırdı muhakkak ki ağacın da canı acımıştır, öyle değil mi çocuklar?” deyince, ağaçların canlı olduğunu bilmediklerini söylediler. Çok şaşırmıştım. Ama çocukların bir daha ağaçlara zarar vermeyeceklerine dair söz vermeleri içimi rahatlattı. Ben de çocuklara bir şeyler öğretmiş olmanın mutluluğu içinde evimin yolunu tuttum. 


İlginizi Çekebilir

Sosyal Mesafe

Serap GÜNAYDIN

Gelecekteki Ben’e

Gurbet TURAN

Eskilerden Bir Nota

Tennur BAYDEMİR