Günlerden Pazar, Mevsimlerden Sonbahar
Yaşanabilecek ne kaldı diye soruyor kendine. Yaşanabilecek her şey yaşandı diye cevaplıyor geciktirmeden. Çok sevdiği şairin sözleri geliyor sonra aklına; ''Bizi bu yaşama telaşı öldürecek.''
Yağmur yağıyor. Mesaisinin bitimine beş dakika kalmış. Havadan mıdır nedir hiç keyfi yok bugün. Gerçi bir güvenlik görevlisinin çok da keyifli geçmez günleri. Düşünmeye çok vakti olduğundan belki. Belki kulübesi fazla küçük geliyor. Belki de o ufacık kulübeyi paylaşacak bir dost arıyor gözleri.
Okulun kapısını kilitleyip yürümeye başlıyor. Haydarpaşa'dan Selimiye'ye doğru...Çınar ağaçları sanki selamlıyorlar onu. Burnunun ucunu titreten ayazda hafif bir tebessüm beliriyor yüzünde.
Birdenbire kırmızı bir halı seriliyor ayaklarının altına. Çınar ağaçlarının altında sıraya geçmiş takım elbiseli adamlar...Herkesin gözü onun üzerinde. Ağzından çıkacak tek bir kelimeye bakıyorlar sanki. Hoşlanıyor bu durumdan. Kırmızı halıda daha emin adımlarla yürümeye başlıyor.Üşümesi de kesiliyor birden. Ne olduğunu anlamasa da şansını denemeli şimdi. Öyle ya ne kadar önemli bir insan olduğunu fark etmiş olacaklar ki böyle bir sürprizle karşılamışlar onu eve dönüş yolunda. Bozuntuya vermenin ne gereği var? Solundaki adama arabamı getirin diyor. Hala ne bekliyorsunuz?
-Emredersiniz efendim!
Neden sonra koluna bir elin girdiğini hissediyor. Bir kadın sesi çınlıyor kulaklarında.
-Ne bekliyorsun oğlum kapının önünde hava da buz gibi zaten, soğuktan kal geldi herhalde. Bir tarhana kaynatayım da için ısınsın.
Sarsılmış bir şekilde annesine bakıyor. Birlikte eve girerlerken tekrarlıyor içinden. Yaşanabilecek her şey yaşandı...