Yürüyen Gökyüzü

Gökyüzünde uçmak nasıl bir duygudur acaba diye düşündü, hastane odasının penceresinden görünen belli belirsiz uçurtmaları seyrederken. Solgun yüzünde hüzünle karışık bir gülümseme belirdi. Acaba o hissi küçük bedeni tadacak mıydı?  Annesinin sevecen dolu sesi onu düşüncelerinden ayırdı.

"Sıkıldın mı oğlum? Biraz dışarıya çıkalım mı?". 

Başını ‘olur’ anlamında salladı. Annesinin yardımı ile tekerlekli sandalyeye binip bahçeye indiler. Dışarıyla olan tek bağlantısı bu hastane bahçesi olmuştu artık. Her gün annesi bir süreliğine onu bahçeye indiriyor, o da aynı noktada hastaneye yakın parktaki çocukları izliyordu. Küçük ellerini çenesine dayayarak o parktaki çocukların yerine koyuyordu kendini. Eğer yaşadığı o kaza olmasaydı… Belki de onlar gibi parkta koşturup oynuyor olurdu. Derin bir şekilde iç çekti. "Keşke bende orada olsaydım " dedi kısık bir sesle. Bir süre sonra annesi "Hadi gidelim" dediğinde her zamanki hayal kırıklığı sardı bedenini.

"Beş dakika daha dursak?"

"Olmaz oğlum şimdiden terlemişsin. Hasta olmak istemezsin demi?"

"Ben zaten hastayım!" dedi üzgün bir ses tonu ile. Annesinin yüzü acı dolu bir ifade aldığında söylediklerine pişman oldu.

"Özür dilerim anne. Öyle demek istemedim."

Annesi oğlunun başına öpücük kondurup" Sadece beş dakika ama" dedi. Sevinçli bir şekilde "Teşekkür ederim anne" dedikten sonra tanıdık bir zil çalındı kulağına.

Gördüğü şey ile kalbi deli gibi atmaya başladı. Masmavi bir bisiklet.

"Anne anne bak!" dedi heyecanlı bir şekilde. 

"Ne oldu oğlum, ağrın mı var?"

Kafasını hayır anlamında iki yana salladı. "Baksana sanki gökyüzü hareket ediyor" Annesi oğlunun gösterdiği yöne baktığında boğazında bir şeyler düğümlendi. Küçük oğlu bisiklete binmeyi beklediği gün kaza geçirmişti. O günkü heyecanı oğlunun yüzünde yeniden görmek buruk bir sevinç hissettirmişti ona.

 "Haklısın gökyüzü gibi" dedi sesini sabit tutmaya çalışarak.

O anda oğluna merak etmemesini zamanı gelince onun da bineceğini söylemeyi o kadar çok isterdi ki.

 "Hadi bakalım beş dakika doldu."

 "Biraz daha kalsam."

"Beş dakika demiştik." 

Yenilgiyi kabul ederek son kez mavi bisiklete baktı. Günün birinde buradan çıkarsa aynı bisikletten alacaktı. Belki ilk seferinde yarım kalmıştı ama bu sefer öyle olmayacağını düşünüyordu. Adını da bulmuştu üstelik. ‘Yürüyen gökyüzü’. Eski bir hayalinin canlanması uzun zamandır uykuda olan hayali arkadaşlarını da uyandırmıştı. İçinden onlarla konuşuyor, yürüyen gökyüzüne binmenin nasıl bir his olacağını tartışıyorlardı. Bir an önce iyileşip hastaneden çıkmak için gün sayıyordu.

 Bir gece uykusundan tanıdık zil sesi ile uyandı. Gözlerini ovuşturarak odada annesini aradı. Bir kaç defa seslenmesine rağmen cevap yoktu. En sonunda ayağa kalkıp koridora çıktı. Çok sessiz olması biraz korkutmuştu onu. En sonunda annesini görünce rahatladı ve ağır adımlarla ona yürümeye başladı. Sonra tekrar o zil sesi doldurdu kulaklarını. Annesinin yanında gördüğü şey ile yavaş adımlarının yerini koşar adımlar aldı. Bir an önce ona ulaşıp dokunmak istiyor, kaybolmasından korkuyordu. Yanına vardığında "Çok güzel" dedi sanki her an kırılacakmış gibi duran bir şeye dokunuyor gibi dikkatliydi.

 "Binmek ister misin?"

Gözleri ışıldayarak başıyla onayladı ama ardından hüzün dolu bir sesle.

"Ama sürmeyi bilmiyorum ki…" dedi gözlerini bisikletten ayırmadan.

" Merak etme ben tutacağım. Hadi!"

 "Düşersem…"

"Düşmeyeceksin güven bana."

Annesinin yardımı ile bisiklete oturduğunda "Hazır mısın?" diye sordu annesi. 

"Hazırım."

Bisikletin pedallarını dikkatli bir şekilde çevirmeye başladı. Biraz alıştıktan sonra hızlandı.

"Tuhaf…” dedi kendi kendine. Normalde biraz yürüse bile yorulurken şimdi kendini daha dinç hissediyordu.

" Gitmeye hazır mısın? "

" Nereye?"

"Gökyüzüne!"

Aklı karışmış bir şekilde annesine baktı.

"Ama bisiklet uçamaz ki."

Annesi bir sır verirmiş gibi kulağına eğildi.

"Bu bisiklet sihirli. Hadi hızlan. Artık tek başına sürebilirsin."

Gülümsedi annesine ardından daha hızlı sürmeye başladı. Biraz sorma bisikletin havalandığını fark etti. "Gerçekten gökyüzüne uçuyorum!" dedi mutlu bit şekilde. Yükseldi yükseldi. En sonunda bulutlara karışıp gözden kayboldu.

Sabah annesi uyandıramadı oğlunu. Yüzünde o güne kadar görmediği büyük bir tebessümle kapanmıştı gözleri.


İlginizi Çekebilir

Kısır

Dilek GÜLCÜ

Leyla'nın Fendi

Canan KUZULOĞLU

Dili Olan İnsanlar

Merve ÖZBEK YILDIZ