Cam Kalp

Bir varmış bir yokmuş, her masal gibi bu masalda da çok uzak bir diyarda kimsenin bilmediği ormanların birinde, bir grup insan yaşarmış. Onları herkesten ayıran bir özellikleri varmış. Hepsinin kalbi camdan yapılmış ve tek kötü sözle çatlamaya başlarmış. Bu yüzdendir ki kendileri gibi olmayan kimselerle konuşmazlarmış.
Zaman akıp giderken cam kalplerden biri ormanın dışına çıkmak istemiş. Diğer cam kalpler onu çok uyarsa da fikrinden vazgeçirememiş. Bohçasını toplayan Cam Kalp büyük şehre doğru yürümeye başlamış. İçi içini kemiriyormuş her bir adımında. Çok heyecanlıymış. Yolda bir aslanla karşılaşmış. Aslan onun cam kalplerden biri olduğunu anlayınca uyarmış ve şehirden uzak durmasını söylemiş. Şehrin, kalbi camdan olan biri için ne kadar tehlikeli olduğunu anlatmış durmuş saatlerce.  Cam Kalp onu dinlememiş. Bakmış kararında inatçı, aslan da takılmış peşine yürümeye başlamış. Az gitmişler uz gitmişler sonunda bir yerde mola vermişler. Cam Kalp çantasından bir parça ekmek çıkarmış, içindeki etin yarısını da aslana uzatmış. Aslan bir çırpıda eti yemiş sonra da uyuyakalmış. Cam kalp aslanı atlattığını düşünüp hemen oradan uzaklaşmış. Yürüdükçe yürümüş, tırmandıkça tırmanmış, sonunda şehri uzaktan da olsa görmeye başlamış. Şehre gitmeye çalıştığını fark eden bir baykuş hemen omzuna konmuş. Şehrin onun için uygun olmadığını, kalbinin kırılabileceğini anlatmış ama yine dinlememiş Cam Kalp, inadı inatmış. Bu sefer baykuş takılmış peşi sıra uçmaya başlamış. Cam Kalp kabullenmiş takip edilmeyi ama yolundan sapmamış. Şehrin girişine geldiğinde baykuş endişeyle önüne geçmiş. Bir adım daha atmamasını istemiş, ama dinletememiş. Yalvarmış, yakarmış ama işe yaramamış. Cam Kalp büyük bir heyecanla şehre girmiş. İnsanları izlemeye başlamış uzaktan sessizce. Her birini tanımak için can atıyormuş ama yeni biriyle tanışmayı hiç bilmiyormuş. Kendi halkı dışında biriyle ilk defa konuşacakmış. Yaklaşmış kalabalığa ve kaybolmuş aralarında. Kalabalığın içinde sürüklenirken kendini bulmuş bir heykelin yanında. Tam oturup dinlenecekken biri arkasından yaklaşıp çantasını alıp koşmaya başlamış. Cam Kalp peşinden koşmuş ama yakalayamamış. Sokaktan geçen birine seslenmiş kendisine yardım etmesi için. Adam hiç oralı olmamış. Bir ses gelmiş kalbinden, acı hissetmiş. Yoldan geçen kedi ona dönüp: “Bir cam kalbi nerede görsem tanırım, senin şehirde olmaman lazım, buradan uzaklaşmalısın, kalbin çatlamaya başladı.” demiş ama dinletememiş. Cam Kalp’e ısrar etmemiş, gitmiş. Bir lokantaya yaklaşmış Cam Kalp, içeriye girmiş ve masaya oturmuş. Garsona dönüp “Bir çorba içebilir miyim ama hiç param kalmadı çantamı çaldırdım.” demiş. Parası olmadığını duyan garson önce onu azarlamış sonra kolundan tutup dışarı atmış. Tam da bu anda ikinci çatlama sesi gelmiş kalbinden. Aldırmadan devam etmiş yoluna. Aç ve yorgun şekilde bir parka gelmiş. Biraz dinlenmek için çimlere uzanmış. Etrafındakiler onu garipseyerek, aralarında fısıldaşmış. Burada uyuyabilirim diye düşünmüş Cam Kalp ve gözlerini kapamış. Uyandığında çok üşüdüğünü hissetmiş. Gece uyurken üstüne örttüğü montunu görememiş. Dolanmış parkın her yerine bakmış. Bulamayınca çalındığını anlamış. Kalbinde oluşan ağrı gittikçe artmaya başlamış. Uzunca yol yürüdükten sonra şehrin soğuğunda, bir mağazanın önüne gelmiş ve içerideki adamdan kendisine bedava bir mont vermesini istemiş. Adam önce dalga geçmiş Cam Kalp ile sonra ciddi olduğunu anlayınca çok sinirlenmiş. Bağırmaya başlamış üstüne yürüye yürüye. İlk defa kendisine bağırılan Cam Kalp neye uğradığını şaşırmış. Göğsündeki acı tüm vücuduna yayılmış. Zar zor uzaklaşmış oradan. En yakındaki banka oturup düşünmeye başlamış. Tüm bu acıya rağmen şehirde kalmaya kararlıymış. Onu son kez bir köpek görmüş orada. Çok uyarmış uyarmasına ama çabası boşa çıkmış.
Cam Kalp o gün oradan kalkıp bir sokağa doğru ilerlemiş. Zamanla gözden kaybolmuş, bir daha görülmemiş. Ne diğer cam kalpler ne de hayvanlar ondan haber almış, martılar hariç. Martılarınsa arasında bir haber yayılmış. Onu gördüğünü söyleyen bir grup martı: “Acı içinde can verdi.” demiş. Kırılan kalbinden saçılan cam parçalarıysa şehrin her tarafına dağılmış. Ama kimse o parçaları bulamamış. Söylenene göre şehirde ne zaman bir kalp kırılsa o camlar acıyla inlermiş. Bu hikâye de dilden dile yayılmış. Yayılmış yayılmasına ama kimse bir ders çıkarmamış, şehirdeyse her gün sayısız kalp kırılmış.

İlginizi Çekebilir

Kal

Eren COŞKUN

Kırık Camın Gölgesinde

Fazilet GENÇ AKARÇAY

Yaşam

Adem TAVUKÇUOĞLU