Devramber
Eskiler, "Günebakan Güneş'e tapan
Aşkından kavrulur kara dumana kaçan"
derlermiş,
Sarı saçlı devramberin hikayesini bilenler.
Bir yanda garip su perisi
Kul köle olmuş Helios'a,
Diğer yanda Apollan a aşık Pers prensesi,
Karşılık bulamamışlar aşklarına.
Beklemiş ve beklemişler,
Ama gelmemiş Güneş Tanrısı.
Birini Thetis diğerini Zeus
Dönüştürmüş devrambere.
İkisi de aşkından ölüp,
Ölümsüz oluvermişler...
Aşk hiç biter mi bitmemiş tabi.
Ne zaman Güneş batsa,
Boynunu bükermiş ayçiçeği..
İnsan da içi titreye titreye sever sevdiğini
Bakış ve özleyiş içinde çırpınan uzaklıklar
Ne İnandığından vazgeçer ne de umudundan.
Öylece beklermiş olduğu yere gelmesini..
Ey benim ruhu revanım
Ben sana ne ettim de beni böyle bıraktın
Neden gelmezsin, neredesin?
Yok mu sarı saçlı devrambere bir çare?...
Ey ışığı arayan ruh, buldun mu ışığını?
Anladın mı koşulsuz olanı?
Gördün mü gökyüzü ve yeryüzü arasında uyum kuranı?
Bak devrambere
Güneş in adımlarını sayar
Doğudan batıya ve bir gün sadece doğuya..
Demem odur ki,
Sevginin kategorizesi olmaz kardeşlerim.
Olsa olsa kusursuz bir matematiği vardır
Şıklara, maddelere, şartlara bölemezsin
Altın oranın en mükemmel halidir sevmek,
Tam zamanında ve yerinde..
Ve ruh, hayatta kalmak ister her daim,
Döner yüzünü ışığın geldiği yere...