Gri

Kime sorsan kırmızıydı benim rengim.

Saçımdan değil kalbimden gelirdi kırmızım, enerjim.

Ellerim, gözlerim, bakışım, tutuşum, tutunuşum…

Ama bugün… tek bir günün sonucu değil elbet bugüne kadar gelen onca günün eseriyim.

Üst üste yığılmış beton bloklar ve o bloktan evlerde yaşayan kalabalık yalnızlar kadar griyim bugün. Onlar farkında değil ama ben farkındayım rengimin.

Durup dururken nereden çıktı bu lakırdılar diyeceksiniz, durup dururken değil, demeyin.

Yahut ne isterseniz onu deyin.

Yirmi bir yıldır aynı yatağı paylaştığım adam bile beni anlamazken etrafımdaki sahte dostların, boş kalabalıkların beni anlamasını beklemiyorum. 

Yazıyla değil rakamla yazsaydım 21’i daha mı kolay geçmiş olurdu yıllar? Yazıyla yazınca büyüyor mu gözümde yoksa ben mi abartıyorum.

Yıllarca ben bile görmezden geldim beni (tıpkı senin gibi), bendeki eksikliği, eksiltişlerini...

Sustum.

Yok saydım. 

Giderek yok olmanın kaçınılmaz ağırlığını tüm hücrelerimde yaşadım. 

Ben, bende/lik ağırlaştıkça başkalarında hafifledim. 

Ne dertlenir oldum sağda solda ne söylenir oldum eşe dosta.

Bir müddet sonra kendi kendine söylenmelerim de bitti.

Sustum.

Ben sustukça onlar duymadı.

Güçlü kadın dediler arkamdan yahut yüzüme.

Güçlüyüm ya, bende dert ne gezer!

Güçlüyüm ya her şeyin üstesinden gelirim ve

güçlüyüm ya “Hayat bana güzel. Pehhh!”

Duymadım, umursamadım.

Duyulmadığımı sandığım anlar da oldu, duyulmak istemediğim anlar da... 

Hislerim de düşüncelerim de farklılaştı yıllar içinde. Yalnızlıklar içinde.

Beklentilerim de...

Belediye otobüsünde arka koltuğumda oturup sosyal medyanın keşfet sayfasındaki iki bilemedin üç saniyelik videoları birbirinin peşi sıra izleyen, sinir bozucu kadın gibi kaydırıp geçer oldum anları, olayları, insanları... 

Herkes, her şey; birbiri ile bütünlüğü olmayan anlamlı- anlamsız ama anlık, ama keyif verici videolar kadar değerli benim için. 

Hey gidi ben, gençliğim… Herkesi sevmek için herkesten çok koşturan, karşılık beklemeden her işe koşan, hayatına yolu düşen herkesi çok değerli kılan ben! Nerede şimdi?

Ve plansız yaşaman o genç kadın anlık nasıl yaşıyor?

Onlardan bir beklentim yoktu ama beni sen de hiç anlamadın yahut hiç umursamadın.

Oysa senelerce ben hep anlattım sana. Okuduğum kitapları, izlediğim filmleri, gördüğüm rüyaları… hayallerimi (Evet, eskiden hayal de kurardım ben. En son ne zaman ne için hayal kurduğumu hatırlayamasam da bir zamanlar hayal kurduğumu hatırlıyorum. Hayallerim de beni hayatta tutan şimdi bakınca anlıyorum.)…

Nasıl ki otobüsün bir sonraki durak anonsları, o durakta ineceklerin dikkatini çekiyordu sadece beynimin iç odalarında yankılanan bir sonraki başlık da o an ihtiyaç hissedenlerin algılarında seçiliyordu. Anlatmaya bıraktıklarımı ana başlıklarımın altında kaç alt başlık, kaç maddede anlatmıştım da…

Sustum ya ben bundan sonra anlasan yahut anlasalar ne yazardı!


İlginizi Çekebilir

YALNIZLIK

Dilek ERDEMİR

Akıl Sağlığı

Serpil GÜNDAY