İzindeyiz
“Kapı çalınıyor Mahir bir bakıver elim dolu.”
“Tamam hanım açıyorum. Ooo hoşgeldin Bekir”
“İyi akşamlar Mahir abi. Yenge çağırmıştı musluk akıtıyormuş. Çöpleri topladım anca geldim.”
“Gir gir Bekir bırak şimdi musluğu falan. Giy şu terlikleri. Biz de sofraya oturuyorduk.”
“Rahatsız etmiyim abi.”
“Hoşgeldin Bekir, gel gel balkondayız. Mahir! Bekir’e de tabak bardak getir.”
“Getiriyorum.”
“İyi akşamlar Güzide yenge.”
“İyi akşamlar Bekir. Çek şu sandalyeyi çekinme yabancı ev mi burası.”
“Kaynanan seviyormuş Bekir bak Güzide yengen döktürmüş yine. Bir barbunya pilaki yapar parmaklarını yersin. Köfteleri de ben yaptım. Al bakayım şöyle tabağına peynirden de. Bayram bugün bayram. Dünya gözüyle Cumhuriyetimiz’in yüzüncü yılını da gördük şükür.”
“Şükür abi. Ellerine sağlık yenge. Müzeyyen ablayı da açmışsınız.”
“Fikrimin İnce Gülü’nü dinlemeden bayram kutlanır mı hiç. Uzat şu kadehini de doldurayım.”
“Zahmet etmeseydin abi.”
“Ver ver. Hadi, Mustafa Kemal Paşa’nın şerefine. Düşünebiliyor musun Bekir, sen kalk o cephe senin bu cephe benim bütün gençliğini muharebelerde geçir. Hakkında idam fermanı çıksın, aldırma; at kendini Karadeniz’in hırçın sularına Samsun’a yollara düş. Anadolu’da kongreler yap. Milletini karanlıktan aydınlığa çıkartmak için canla başla çalış. Kafa tut dünyaya. Bitti denen geleceği baştan inşa et. Koca ülkenin makus kaderini değiştir. Soğutma yemeğini ekmek de al. İnsan nasıl hayran olmaz bu cevval kahramana. Sadece o mu? Silah arkadaşları, Kara Fatmalar, Nene Hatunlar. He heeyt. Harpten çık, kur meclisi, üzerine modern bir toplum yaratmak için Cumhuriyet’in ışığını yak. Ardından gelsin devrimler laiklik, harf devrimi, kadınların seçme ve seçilme hakkı. Aklın alıyor mu Bekir, monarşiden demokratik bir devlete. Fabrikalar, üretim…”
“Ne mübarek insanmış, ruhu şad olsun. Allah gani gani rahmet eylesin. Uzaklara daldın abi. Gazi Paşa’nın resimlerini sen mi yaptın? Ne güzeller.”
“Mahir abin karakalemden anlamaz. Onların hepsini ben yaptım. Ona olan sonsuz saygımı böyle ifade ediyorum. Bak, şu sağ duvardakini en son on kasımda Dolmabahçe’de katıldığımız anma töreninde aklımda kalanlardan çizdim.”
“Taa buralardan kalkıp törene gittiniz demek.”
“Gitmez olur muyuz oğlum. Her sene ilk vapurla İstanbul’a gideriz. Yağmur çamur demeyiz, göğsümüzde rozeti, kalabalığın içinde yerimizi alırız. Sirenler çalmaya başladığında zaman durur. Sürücüler arabalarından inerler, kornalarına basarlar. Herkes saygı duruşunda. Tüylerimiz diken diken gözlerimizde yaşlar. Koca ülkede tek bir insan için bir dakika zaman akmaz. Tek yürek oluruz. Ne büyülü bir andır o. Ne güzeldir o ağaçlı yol Ata’nın fotoğraflarıyla süslü. Ömrümüz olursa seneye birlikte gidelim.”
“Gidelim yenge. Gözlerin doldu abi.”
“Ata’nın bu vatan için yaptıklarının hakkı ödenir mi oğlum. Kavun da olacaktı dolapta getireyim. Ah kızlarım da yanımda olsaydı şimdi daha ne isterdim. Biri öğretmen oldu biri kimyager. İşlerinin başındalar. Hep Mustafa Kemal Paşa’nın açtığı yol sayesinde. Kadınları hak ettikleri mertebelere çıkarttı.”
“Bu bayram da sitenin çocuklarını Yürüyen Köşk’e götürmüşsün abi.”
“Ah Bekir, bir görseydin o coşkuyu. Hepsinin ellerinde Türk bayrakları. Yavrularım. Tertemiz giydirmiş aileleri onları. Taktım peşime marşlar söyleye söyleye yürüdük. Köşkün önünde saygı duruşu sonra hep bir ağızdan İstiklal Marşı’nı okuduk. Hepsi hazır olda var güçleriyle okudular. Eee Atamız bu ülkeyi gençlere emanet etti. Hepsi pırıl pırıl. Okuyacaklar, öğretmen, avukat, sanatçı olacaklar. Bize de onlara kılavuzluk etmek düşüyor. Hele içlerinde bir minik vardı. Altı yaşında adı Kemal. Masmavi gözleri çakmak çakmak. Büyük insan olacak o şimdiden belli. Şiir yazmış yüzüncü yıl için, bir de güzel okudu. Alkış kıyamet.”
“Bak fotoğraflarımızı göstereyim. Yarın karakaleme başlaycağım.”
“Bir sergi mi açsak sana hanım. Herkes görsün marifetlerini.”
“Bilmem ki nasıl olur.”
“Sizin muhabbetinize doyum olmaz abi. Ben müsaadenizi istiyim. Ziyade olsun. Hiç rahatsız olmayın siz ben kapıyı çekerim. Musluk için yarın uğrarım. Zahmet verdim, ellerine sağlık yenge. İyi bayramlar.”
“Müsaade senin oğlum. İyi bayramlar. Bizim ömrümüz vefa etmez ama nice yüzüncü yılları olsun Cumhuriyet’in.”
“Benim gönlüm ferah Mahir. Ne demiş Atam, Türkiye Cumhuriyet’i ilelebet payidar kalacaktır. O ne zaman yanıldı ki.”