Kadın
Kadın; ana, baba,çocuk, toprak…
Ne yapalım şimdi?
Fahriye Abla gibi balkonumuza mektup atılmamışsa…
Gençlerin her gün hayalleri kırılmışsa…
Pirâye olamamışsak suç bizim mi?
Ne yapalım şimdi?
Şiir yazmadan ölelim mi?
“Çiçekler koparılmadan da sevilemez mi?”
Tomris’in saçları omzunda durur,
Gülüşü yüzünde, incisi dişinde…
Süreya peşinde, Uyar görür uykusunda, düşünde…
Kışın ayazında, yazın ateşinde…
Peki ya ben peki ya ben?
İş çıkışı bayırında, yokuşunda…
Bir yetim uykusuz gecelerde,
Alın teri beş kuruş hiç eder mi?
Belki gazete haberlerinin bir köşesinde…
Belki de bir fabrika mesaisinde…
Sevsen birini öyle,
Sevemesen hiç kimseyi sevmiyor deli mi ne?
Oysa mesaisi biter boynunu büküp evine gider.
Onlar beni ne bilirler, onlar seni, bizi nereden bilirler?
Yalansa söylediklerim at beni ateşe,
Kerem gibi sahil kentlerinde yanayım.
Eğer söylediklerimde yoksa bir yalan:
Sakıncası yok sana inanırım,
Çünkü doğruyu söyleyene inanmaktır tabiatım…
Bugün de yapacak bir şeyim yoksa Veli gibi işsizlikten yakınırım…
Sevmek kimine göre esaret, kimine göre cesaret…
Peki ya; birini sevmek için illa âşık olmak mı gerek?