Kozalak
Üzerinde orman yeşillenmiş kadın,
Tenine dokunan şanslı kumaşları nakışlar.
Bir zanaatı elinde sanata devşirir.
Ardıçlar önünde saygısından eğilir.
Gözleri, hiçbir ağaca yaraşmadığı kadar yeşilcedir.
Ormanın her tonunu giyinir.
Sevinçlerin yarım kaldığında öyle bir sarılır ki;
Tamamlanır insan, mavi bir ladin olur,
Kâinatın tüm oksijenini verebilir.
Ben’indeki o dev karaçam
Her zorda hiç rengini soldurmayan o çam,
Etrafına saçtığı kozalaktan savaş gülleleriyle
Sonun kendinden geleceğinden habersizdir.
Her gün doğan kızgın güneşe umut bağlasa da
Gönlü kışta mesken bir yaz sıcağı,
Çamlarından dökülen savaş gülleleri,
Alev gülleleri olur.
Birbiri ardına tutuşur.
Bir ahmakıslatan çisentisine razıyken,
Kozalak çamın sonu olur.
Yanar, biter, kül olur…