Yoksunluk krizine giren, Netanel evlerinin labirenti andıran koridorunda gözleri yuvalarından fırlamışçasına ürkek fare gibi koşturuyor. Nefes nefese kaldığında ellerini duvarlara güm güm dayarken annesi seslere uyanıyor. Netanel bağırarak: “Yord yord yine peşimde anne beni boğacak kurtar beni!” Annesi şefkatle Netanel’e sarılırken: “Sakinleş oğlum o senin gördüğün halisünasyonun kötü karakteri Yord gerçekte yok” Netanel’in havuç rengi saçlarını okşarken tir tir titreyen vücudunu sımsıkı tutarak: “Oğlum yarın Şabat ile birlikte bol bol dua edeceğiz ve Yord artık hayatımızdan çıkacak hadi şimdi sakinleştiricini iç” Netanel: “Anne Yord hep karanlıkta geliyor gerçekten gidecek mi hayatımdan?” “Yarın Şabat, gidecek oğlum gidecek” Anne ve Netanel ellerinde kutsal kitap, karanlıkta dua ederlerken Netanel: “Anne Yord arkanda” diyerek deli gibi karanlık evde koşmaya başlıyor. Şabat’ın karanlığına dayanamayan Netanel gökyüzündeki yıldızlara bakarak; pencereden içeriye giren soğuk, is kokan havanın ağırlığında: “Yord git artık yaklaşma bana!” diyerek tüm bedenini soğuk asfalta yapıştırıyor. Şabat gecesi iki katlı ahşap evden Netanel ile Yord son yolculuklarına çıkıyorlar.