Küçük Bir Damla
Bedevi bulutların saçlarına sarılmışım,
Küçük bir damlayım ben.
Düşerim rüzgârın çekiştirip götürdüğü göğe,
Vakti gelince toprağın kucağına…
Gamze açarım onun yanağına,
Mavi dünyalardan göklere uzanan bu yolculukta,
Damla olurum okyanuslara.
Suskunlaşır gece galibardanın rengine sürükler,
Gabardine sarar bir damlacık yeryüzüne hapseder.
Gömülür gamzelerime bütün sahil kentleri.
Kuşların kanatlarını rüzgâr kurdeler,
Peşinden koşuşur çocuklar,
Alevler tutuştururken bir yaprağı,
Götürür beni dolukmuş bir insanın yanaklarına,
Dökülmeye hazırlanırım gözlerinden aşağı.
Bazen bir ağacın dallarından dökülürüm,
Bazen de dolukmuş gözlerden.
Döküldükçe büyür yapraklar,
Olgunlaşır topraklar…
Dağlardan aşağı iner Poseidon,
Deniz çarşaf gibi serilir yeryüzüne,
Yumruklar yağmuru bekleyen bağrını,
Senin camların kirlenmişse eğer,
Temiz görmezsin manzarayı.
Kendi denizlerinde kaybolan Poseidon’u,
Gecenin rüzgârına hapsedersin.
Ciğerlerinden kopan acı ıslığı,
Güpegündüz yağan yağmurla beklersin.
Yağmurun şarkısıyla Arap kızı camdan bakar,
Ben küçük bir zerre,
Avuçlarından topraklara akar.
Bilirim ki,
Yangınları söndüren gök gürültüleri değil,
Yağmurlardır yeşerten ormanları.
Annem bir masalın içinden çıkıp geliverse,
Dünya’daki bütün çocuklar gülümser.
Uyku öncesi huzura bakar bakışları,
Bir çocuk kan ter içinde yağmura koşar,
Uyku öncesi toprak kokularıyla,
Dalarım güzel hûlyalara.
Bazen sel olur akarım nehirlere,
Bazen sır olur karışırım denizlere,
Yıldızlı şişenin içinde,
Kum saatinin dibindeyim,
Karşıma çıkar gecenin siyahı,
Toprağın bağrındayım sakız beyazı,
Umut düşer tan yeri ağarana dek gökten,
Cemre olurum ağacın gövdelerine,
Merkür Güneş’e kavuşur,
Bir damla sabahı bekler.