Mayalı Kalpler

Şişşşştttt! Sessizlik

Sessizlik ruhuna dokunur nicelerinin yaralamadan, canını acıtmadan hem de

Yalnızlıkla harmanlanan cinsi olursa hele!  Belli evrelerde ve bazı zamanlarda

neden korkar ki insan? Kendisiyle baş başa kalmaktan? Hoşlanmadığı biri gibi. Yoksa hoşlanmıyor mu birçok insan kendinden!  Böyleyse eğer daha da elzem oluyor bu konu.

“Zamanın birinde ya da evvel zaman içinde kalbur saman içinde” gibi cümlelerle de başlayabilirim konuya.  Kim nasıl özdeşleştirirse kendisiyle.  İnsan mutlaka yalnızlıkla ilgili tecrübeler yaşadı. Kiminde evrildi çiçek açtı, kiminde mutasyon geçirip, koca koca korkulara dönüştü. Düşünüyorum da şimdi; her iki durumda da tecrübe ediniyoruz. Ama her iki durumda da özümüzden uzaklaşıyoruz. Yaşadığımız her olay ve kişi bir miktar maya çalıp gidiyor ruhumuza sonra kalbimize. Sıralama mühim değil de dedim ya masal gibi anlatmak da vardı konuyu ama masallara karnımız tok olsun artık. İlk evre kendini dinlemeli, ikinci aşamada anlamalı, sonra kendini tanımaya gelir sıra ve tam orada pik yapar. Şaşaa severiz çoğumuz. Özümüzde mi var sonradan katık mı oldu muamma! Ama bilirim ki katıklı ya da katıksız, dost edin kendini hem de en iyisinden. En iyi sırdaşın olur üstelik.

Ama sadece kendini sevmek, kendinden başka her şeyi dışarda tutmak değil bu dediğim. İnsan insana ihtiyaç duyar. Var olan her şey bizim bir parçamız ve ihtiyacımız. Böyle yaratılmışız çünkü, hem bir parça eksik hem bir parça fazla. Eksiğiyle ve fazlasıyla kalbin ruhunun okyanusudur. İzin ver mayası olsun yakamoz, aydınlatsın okyanusunu. Bırak en şaşaalısından cirit atsın ateş böcekleri üstünde.

Şişsssstttt! Sessizlik…

Diye tekrarladı adam oyunun sonunda. Sahne ışıkları yandı, adam seyircileri selamladı ve perde kapandı…

 

 

 


İlginizi Çekebilir

Düşünen Adam

Ayşegül GÜR

Meczubîdir Aşk

Selvi GÜLBAHAR