Umuda Dair
Duygu güne mutlulukla uyandı, çünkü bu yıl konservatuvardan mezun oluyordu. Şimdiden kafasında on yıl sonrasının planları hazırdı. Önce çeşitli tiyatrolarda çalışacak, kendini sahnelerde ispatlayınca kendi tiyatrosunu kuracaktı. Her şeyi en ince ayrıntısına kadar düşünmüş, hesaplamış, bu amacına ulaşmak için sadece yılların çabucak geçmesi kalmıştı sanki… Duygu’nun planlarını ailesi de tüm detayları ile biliyordu. Çünkü planlarını paylaşmak ona büyük bir keyif veriyordu. Gözlerinin içi gülüyordu adeta.
Ailesi, Duygu’nun hayallerine tüm içtenliğiyle ortak olurken içlerindeki kaygıyı, hevesini kırmamak adına onunla paylaşmamaya karar vermişti. Abisi, idealist bir öğretmen olmak isterken atanamayıp işsiz kalmamak için bir şirkette güvenlik görevlisi olmuştu. Ablası ise üniversitede öğretim üyesi olmayı düşlerken kendini bankacı olarak bulmuştu. Memlekette sevdiği işi yapabilen kişi sayısı o kadar azdı ki… Duygu’nun da bu şanslı azınlığın bir üyesi olmasını dilemekten başka bir şey gelmiyordu ellerinden. Şimdi bu düşüncelerden sıyrılıp Duygu’nun mutluluğuna ortak olma zamanıydı.