Umut
Umut, bir kâbustan uyanış gibidir. Gerçeğe gözlerinizi açtığınızda, kabusun geride kaldığını fısıldayan sestir. Aristoteles bu yüzden demiştir aslında; ‘Umut insanı uyandıran bir rüyadır.’ diye. Umut, hastalığın devası. Her gözyaşı, dudağın ucunda inatla bekleyen küçük bir tebessümün habercisi aslında. Yaşayabilmek için bir amaç, insan olabilmek için ise o amaca sürükleyen umudumuz olmalı. Bazen sıcak bir yuva, bazen bir kitap, bazen karlı bir gün, bazen bir dua, bazen bir fotoğraf bağlar bizi umuda. Bir gerekçe lazım insana, yeni bir güne başlangıç yapabilmek için.
Bazen, yaşamın içinde var olan haykırışlar, gözlerimizi kapatmamıza neden olur. Bazı geceler, yalnız ay ışığının bile, sabahın ilk ışıklarından daha parlak olduğunu göremeyiz. Belki de bu yüzden anlatmak ve anlamak zorunda hissediyoruz kendimizi, o hastalığın devasını her seferinde bulabilmek için. Belki de bu yüzden filmler ve kitaplar bile umut üzerine, her karede onu bulabilmek için. Rüzgârın uğultusunu bile bu sebepten dinleriz belki, sözlerinde bir çağrı duyabilmek umuduyla.
Eğer insan, günün karanlığına her boğulduğunda kendi ay ışığını bulamazsa, her kâbustan uyanamazsa, her gözyaşının sonunda tebessüm edemezse, ne anlamı kalır yaşamanın? Parçalara ayrılmış bir yaşantının içinde, her zaman bir kapı çıkmaz karşımıza. O kapıyı biz yaratmalıyız ellerimizle. Anahtarını biz tasarlamalıyız. Çünkü bu hayat, bize ait ve tercihlerimiz bizi o kapıya götürecek. Rüyaların içine saklanamayız, birinin bizi kabustan kurtarmasını bekleyemeyiz. Ancak o kapıyı kendimiz seçtiğimizde aydınlığa ulaşabiliriz. Böylece her anı yaşayabiliriz. Çığlıklar, yalanlar, korkular bizi hayatta tutsa bile, insan olmamıza yetebilmesi için bir fotoğraf karesinde gülümsemeliyiz, bir çiçeğin kokusunu alabilmeli ve bir şarkının ritmini hissedebilmeliyiz.
Tüm insanlık, bunun için yaşamıyor mu, her güne yeni bir başlangıç yapmak umuduyla? Düşünün ki bir kahvenin kırk yıl hatırı var denir, öyleyse kırk yıllık dostluğun umudunu kahveye bağlamıyor muyuz? Öyleyse başlangıçlar için yeni bir günü beklemek yerine, yıldızlar ve ay ışığında kalan umudu bulun. Unutmayın ki denizin karanlık sularında, kutup yıldızı, yolumuzdan şaşmamamızın umududur.