Anka'nın Sırrı

Yaşadığı yerde ahşap bir kutunun içine yayılı bir heykel vardı.

Heykelin üstünde şu yazılar yazıyordu,

“Ben kendisinde ilim olan Anka’yım. Kanatlarım önce açıktı ancak daha sonra benim kadar bilge biri tarafından yeniden keşfedilsin diye kanatlarımı kapattım.”

Heykelin gövdesinde ise eski dilde yazılmış şu yazılar vardı,

“Eğer birisi varlıkların ve yaradılışın sırlarını merak ediyorsa, ayaklarımın altına baksın.”

Anka’yı ararlardı. Ayaklarının altına bakıp bir şey bulamazlardı. Anka küçüktü öncesinde, sonrasında büyüyünce güçlendi ve gövdesindeki yazıyı okudu. Anlamını kavradı, hemen gövdesini gagalamaya başladı. Tüylerinin altında, içine karanlık bile girmemiş parlak bir tünel buldu. Burada gece yoktu çünkü sürekli yanan yıldızlar buna izin vermiyordu. En parlak yıldıza doğru ilerdi, yüze benzeyen yaşlı biri karşısında belirdi ve Anka’ya şöyle seslendi: “Uç Anka, uç en yükseklere çık, bu yol seni yaratılışın sırrına götürecek ve doğanın nasıl oluştuğunu göreceksin. Zamanı bir kabın içine koy, böylece havada korunmuş olacaksın ve seni gökler aydınlatacaktır.” Bu sözler Anka’nın ruhunu doldurdu ve gölgesine kavuşacağını hissetti, “Siz kimsiniz, bu iyilik için kime minnettarım?” diye seslendi. “Ben senin yaratıcınım, mükemmel olan” dedi.

O anda neşe içinde yaşlı kadının dediği gibi, zamanı bir kabın içine koydu ve gökyüzüne yükseldi. Orada altın tahtın üzerinde oturan yaşlı kadını gördü, bacakları arasında ışıktan bir tablet tutuyordu ve tabletin üstünde, “Doğanın varoluşu buradadır diye yazıyordu.” Önünde

duran kitapta ise “Bütün var olanların, yaradılış sırrı ve her şeyin nedenlerinin bilimi buradadır.” diyordu. Bu kitabı oradan aldı ve buradan çıktı.

Bütün varolanların, yaratılışının sırrı kitabında yazan her bilgiyi öğrendi. Doğa’nın nasıl var

olduğunu anladı ve her şeyin nedenlerinin bilgisine erişti. İlmi Anka’yı zuhur etti. Tılsım ve olağanüstü şeylerin bilgilerini öğrendi. Dört elementin birleşimlerini, çekimlerini, betimlerini tanıdı. Kitapta ise şunlar yazıyordu. “Hiç yalan olmadan doğrudur. Kesindir ve çok gerçektir. Aşağıda olan yukarıda olan gibidir. Yukarıda olan aşağıda olan gibidir. Ve birlikte tek bir şeyin mucizesini gerçekleştirirler. Bütün bu olan her şey, bir olandan geldiğinden, bir olanın düşüncesinden gelmiştir. Böylece her şey, bu tek olandan uyum sağlayarak çıktı.”

Sınırsız bilgi kitabını bitirdi. Sınırsız ışık demetinin adını, dijital ölümsüzlük koydu.


İlginizi Çekebilir

Kırma Noktası

Tunahan ALAFTEKİN

Sobanın Külleri

Tahircan GÜRSOY

Sevgi Sandalı

Gülcan KORKMAZ