Şapka
Gelen bayramdı. Üstelik kıştı, soğuktu. Değil ona bayramlık alacak parası, eve şeker alacak kadarı bile yoktu cebinde. Eski kazağını söküp, kızına şapka ördü. Paketleyip başucuna koyarken “uyandığında bunu görünce garibimin yüzü biraz olsun güler belki “ diye mırıldandı.
Öyle de oldu. Küçük kız uyandığında, başucunda duran hediyeyi büyük bir heyecanla açtı ve rengi tanıdık gelen şapkayı görünce çok mutlu oldu. Hemen başına taktı. Dolaşık saçlarının arasından, annesine bakıp içtenlikle gülümsedi. Annesini üzmemek için belki de sevinmiş gibi yapıyordu, kim bilir. Eski kazağın solan ıhlamur yeşili rengi, şapka olunca değişmeyecekti ya. Yadigar kazağa artık bir şapkadan daha fazla anlam ve görev yüklenmişti. Her ilmek, küçük kıza kalmış bir miras gibi el değiştirdiğini çok iyi biliyordu. Tüm bu sırları daha iyi örtecekti. Peki ya en çok hangisi memnun olacaktı ondan? İnanmış gibi yapan küçük kız mı yoksa onu mutlu etmek için yalan söyleyen annesi mi? Hangisinin yüreği daha çok yanmıştı da ona ihtiyacı kalmamıştı şu an.
Keşke bütün yalanlar, anne kokusu sinmiş ve incelmiş bir ip gibi örülseydi. O yalanları, başının üstünde taşırdı belki insan, tıpkı bu şapka gibi.
Çaresizlikten doğan her yalan şekil değiştirerek başka bir kimliğe büründüğünde, tanıdık gelse de inanmayı seçerdi insan, söküklere aldırmadan. Görünmez şiş izleri kanar dururdu ipince. İnsan kanayacak bir yeri kalmadığında büyürdü. Ya da büyüse de içinde muhakkak bir yer bulur muydu kanayan?
Bu düşüncelerle ayağa kalktı kadın, son kalan tahta parçasını da sobaya attı. Alevlerin veda çıtırtısında kızaran ekmeğe, salça sürüp verdi kızına. Arife de böyle geçip gitmişti. “Birazdan ev soğur, akşam da olacak yatalım” dedi.
Doğacak, bir güneş kalmıştı bayrama. O da nasıl olsa bu evi ısıtamayacaktı.
Bayram sabahı, erkenden uyandı kız. Başından kayan şapkayı düzelterek annesine baktı. Buz gibiydi kadın, duvarlar gibi soğuktu yanakları. Morarmış ellerinden öperek bayramlaştı kız. Bu soğuk yüz, üşütmüyordu onu. Kaç asır olmuştu annesi öleli de alışmıştı bu soğuğa?
Şapka başında, kapıyı açtı, bayram geldi dedi ama kimse yoktu.
Her insan ölmeden biraz ısınmalıydı. Küçük kızın aklında bir bu söz bir de başındaki şapka kaldı. O günden sonra bir daha bayram da olmadı.